Belediye Başkan Adaylarına sosyal medya tavsiyeleri yazımın üçüncüsü ile sonlandırmak istiyorum.
Web siteniz olsun!
Korkmayın! Paraya kıyın ve HTML 5 CSS3 gibi gelişmiş teknolojileri kullanan adam gibi bir tasarımcıya adam gibi, size prestij katacak, sizi değerli kılacak bir web sitesi yaptırın! Diğer adayların web sayfalarını tasarımcıya gösterip “bunun aynısından istiyorum” demeyin!
Hele ki aynı partiye üye olanların standart şablon gibi birbirinin aynısı siteler yapması pek de iç açıcı değil!
Yaratıcı bir tasarım, yaratıcı bir Web sitesi fikri ile ortaya çıkın! Standart bir aday olmayın! Farklı olun ki, sizi konuşsunlar! Aynı tasarım şablonu ile diğerlerinden ne farkınız kalıyor ki?
Web sitenizin arka planına müzik koymayın!
Hele ki aynı yoldan gitmeyin! Kendinize özgü olun! 1900’lü yıllarda kaldı arka planda müzik dinletmek! Birçok kişi emin olun bir web sitesine girdiği zaman arka planda müzik çalıyorsa kapatıp çıkar… Hele ki gecenin saat ikisinde, son ses açık bilgisayarda, Web sitenize giren adamın halini düşünsenize? Bu adam bir daha sitenize girmeyi düşünmez!
O adamdan oy falan alamazsınız…
Mobil uyumu unutmayın!
Artık mobil bir dünyada yaşıyoruz. Mobil aygıtlar üzerinden Web sitenize erişmek isteyeceğimizi unutmayın! Eğer web sitenize mobil bir aygıtla eriştiğimizde düzgün karşımıza gelmiyorsa, yüz bin dolar bile verdiyseniz o siteye atın çöpe gitsin? Bir halta yaramaz…
Bakanlara ayar vermeyin
Son dönemde gördüğümüz en büyük hatadır! Değil 6.000, 600.000 kişilik Twitter ordusu dahi olsa, bir bakana ayar vermeye çalışmak terbiyesizlik! Yapılabilecek en büyük ahlaksızlıktır.
Taraftarlarınız, yandaşlarınız, sosyal medyacınız ve hatta danışmanlarınız dahi bunu göz önünde bulundursun! Yoksa rakipleriniz size kıs kıs gülerler! Siz, üstlerinize karşı etkileşim içerisinde olmak zorundasınız. Bu etkileşimi sağlayacak kişiler de bakana ayar verme potansiyelinde olabilir. Çalışmaya başlamadan önce kötü örnekleri koyun önlerine, çekin kulaklarını! Kırmızı çizgilerinizi bilsinler! Onlar sizin kişisel pr’ınızı yönetirken, anti pr yapmasınlar!
Düşünsenize, onlar sizin adınıza konuşuyor! Nasıl bir cümle sarf ederlerse, siz konuşmuş olacaksınız…
Twitter ve Facebook hesabınızı kuzeninize teslim etmeyin!
Sonra yok o Tweeti ben atmadım, yok hesabımı hacklemişler gibi yırtınsanız dahi, olan olmuştur… Sosyal ağlar size değer katabileceği gibi, sizi milyonlara ulaştırabileceği gibi sizi birkaç saniye içerisinde rezil de edebilir!
Haber editöründen basın danışmanı olmaz!
Bazı online platformlara girdiğimizde bir aday hakkında sürekli haber yapıldığını görüyoruz. Tamam iyi güzel, hakkınızda elbette ki haber çıksın, fakat itibarınızı haber editörüne değil, PR ajansına teslim edin! Bir haber editörü, çok güzel haber yapar! Hatta hakkınızda yüzlerce haber de yapabilir. İtibarınızı teslim edecek kadar değil…
Hesabı kendiniz yönetin, yönetemiyorsanız en azından öyle gözüksün…
Elbette ki sürekli Tweet atacak kadar boş vaktiniz yok. Elbette ki siz bir yerde konuşma yaparken, yemek yerken, toplantı yaparken birilerinin sosyal medya hesabınızı yönetmesi gerekiyor.
Onlar sizin hakkınızda paylaşım yaparken sizin ağzınızdan konuşsun! Daha samimi, daha sıcak bir iletişim sağlayacaktır.
“Başkanımız şuraya yemek yiyor” değil, “Dostlarımla birlikte yemekteyiz” cümlesini kullansınlar… Parti hesabı yönetmiyorlar ki? Adınızı Soyadınızı kullanarak açılacak hesabı yönetiyorlar…
“Hamza Şamlıoğlu” hesap adıyla kalkıp, “Başkanımız Hamza Şamlıoğlu şuan yemekte…” demek itici duruyor hacı! Samimiyetten de uzak… Marka hesabı olsa tamam diyeceğim de, kişi hesabında kişisel olmak gerekiyor!
Twitter hesabım hacklendi!
Bu yanlışa sakın kapılmayın! Gerekirse 100 milyon karakterli karmaşık bir şifre kullanın! Bunun şakasını dahi yapmayın. Bazı durumlarda bazı kişiler “Onu ben yazmadım, hesabım hacklenmiş” gibi bir bahanenin arkasına saklanıyorlar. Emin olun, gerçekten de biri hesabınızı hack etse, bu kadar küçük düşmezsiniz!
Kurumsal kimlik oluşturun!
Kurumsal kimlik oluşturun! Hatta profesyonel birileri ile çalışın! Kurumsal kimliğinizi hem web sayfanızda, hem Twitter profilinizde hem de diğer sosyal ağlarda kullanın! Kurumsal kimliğinize aykırı bir tasarım bütünlük sağlamaz, sizi parçalara böler…
Hedef kitlenizi doğru analiz edin! Pinterest yerine Linkedin’de konumlanın!
Raporlar alın, kaç kişinin sizi takip ettiğinden çok sizinle kaç kişinin etkileşime girdiğini sorun! Sayfanız 100 bin takipçi toplasalar ne yazar? Mesele, 100 bin kişinin lokasyonu olsun! Mesele 100 bin kişinin sizi konuştuğunu görmek olsun! Elbette ki 50 bin kişi konuşurken 47 bin kişi arkanızdan sövmesin! 47 bin pozitif etkileşim olsun! Sizi takip edenler adayı olduğunuz belediyenin seçmenleri değil ise, her zaman işinize yaramayacağını aklınızdan çıkarmayın!
Takip edeni takip ederim mantığını gütmeyin!
Bağlı bulunduğunuz siyasi partinin üst yöneticilerini takip ederek onlarla etkileşime girin! En azından renginiz ve iletişiminiz belli olsun? Bazıları kişiye değil partiye oy verir! Benden daha iyi bu durumu biliyorken, benden daha iyi bir siyasetçiyken, neden üstlerinizi Twitter’da Facebook’ta takip etmezsiniz?
Tek yönlü iletişim değil, sosyal medya iletişimini kullanın!
Herkes beni takip etsin, ben hiç kimseyi takip etmeyeyim mantığı, yapılan en büyük yanlıştır. İnsanları takibe alın, onların sorularını cevaplayın, onlarla etkileşime girin! Kahveye gidip muhabbet ediyorsanız, sosyal medya kahvesi olarak Twitter’ı düşünün…
Sizi 30 bin kişi takip ediyorken, siz de 3-5 bin kişiyi takip edin!
Ne olacak karizmanız mı çizilir? Hayır! Daha sıcak bir ilişki kurarsınız! Birilerinin güzel Tweetlerini RT yapmaktan çekinmeyin! İletişimi tek yönlü düşünmeyin! Hep siz mesaj vereceksiniz diye bir şey yok! Sizi elbette ki büyük bir kitle sizi takip edecek, bunun yanı sıra belki tamamını değil ama büyük bir kısmını takip edin! İnsanlar, “başkanım beni takip ediyor” desin, heyecanlansın, bunu arkadaşlarına anlatsın!
Merak etmeyin karizmanız çizilmez! Onların gözünde daha değerli olursunuz…
Diğer yazılar;
Bu bildiri, belediye başkanlarına verilmiş tarihi bir ayardır.