Söz konusu fonksiyonun kapsamı ve önemi arttıkça, “kurumsal iletişim” terimi kurumlar ve paydaşları arasındaki ilişkileri inşa etmekten sorumlu olan fonksiyonu tanımlamakta giderek daha yetersiz hale gelecek.
Bir kere, birçok şirket iletişimi tek taraflı bir süreç olarak tanımlıyor ve söz konusu şirketlerin iletişim departmanları paydaşlara şirket yönetiminin istediği bilgileri iletmekle yükümlü. Bu yaklaşım her zaman için halkla ilişkilercilerin şirket başarısına katkı sağlamalarını sınırlamıştır; modern dünyada ise bu sadece üretkenliği tersine çeviriyor: çünkü paydaşlar hangi bilgileri istediklerine kendileri karar veriyor, şirket yöneticileri değil ve aynı şekilde sosyal medya çevrelerinde dinlemek konuşmaktan çok daha fazla değer katıyor.
Daha önemli olarak, bu yaklaşım davranış şekillerinin itibar yönetiminde ve ilişkiler kurmakta iletişimden daha önemli olduğu gerçeğini göz ardı ediyor, yapılanlar konuşulanlardan daha fazla ses getirirler. İtibar ve ilişkilerden sorumlu olan herkes strateji şekillendirmenin içinde de yer almalı, sadece onun iletişiminde değil. Bu yüzden, kurumsal iletişim bu fonksiyonu pazarlamakta çok yetersiz kalıyor. Bence halkla ilişkiler teriminde yanlış olan bir şey yok ama toplumla etkileşim, paydaşlarla ilişkiler veya bu tema üzerinde başka bir varyasyon, şu anda var olan terimlerin yerine geçebilir. Devamı; http://www.teakolik.com/musteri-hizmetleri-halkla-iliskiler-departmaninin-bir-parcasi-olacak-7
Kaynak: Paul A. Holmes CEO The Holmes Report
Not: Aras Zarakol tarafından çevrilmiştir.