Hani fakir, orta kesim, dar gelirli denilen vatandaşlar vardır ya… Hani birçoğunu tanımadığımız insanlar! Birazcık dikkat edince fakirliğin zor, üstüne üstlük pahalı yaşadığını göreceksiniz.
Biraz gözlemlemek, biraz izlemek yetiyor aslında. Elbise alacak, en ucuzundan almak zorunda, en fazla bir yıl giyer ardından ya yırtılır ya sökülür. Sökükleri diker bir yıl daha giyer… Diktiği astarı yüzünden pahalıya gelir. Pazara gider en ucuz en dandik malı alır. Bakkala gider süper, hipermarket indirimlerini alamaz. Bakkaldan bebek mamasını 15TL’ye alırken, lüks semtlerdeki hüper, süper marketlerde aynı ürün %50 indirimle satılır.
Minibüse biner Pendik’ten Kadıköy’e 3,5TL para verir. Halbuki, aynı yol metro ile daha hızlı, daha az sıkıntılı, daha rahat bir yolculuktur. Üstelik sadece 1,5TL’ye… Allah’tan Anadolu yakasına metro geldi de minibüslerin ızdırabından biraz olsun kurtulduk.
[mavi]Dar kesimli kırsal kesimde yaşar, ne metrosu vardır! Ne aktarması ne de klimalı otobüsü![/mavi]
Taksim’den, Osmanbey’den, Bebek’ten kalkan otobüslere bakarsın hemen hemen büyük bir çoğunluğu klimalı son model otobüslerdir. Yenişehir, Kurtköy, Velibaba, Gebze, Kaynarca otobüsleri ise bırakın klimayı, camları hava girsin diye açılmış, dandik otobüslerdir.
Bebek’te 15 dakika otobüs gelmesin kıyamet kopar, biz saatte bir gelen otobüslerin yollarını gözleriz sıcakta, soğukta ve özlermişcesine…
Duraklar bile fark eder arkadaş.
Fakir kesimin otobüs durakları birer kıytırık tabeladan ibarettir. Zengin kesimin otobüs durağı kocaman, yağmura, suya dayanıklı örtülü, hatta otobüs saatini söyleyen akıllı duraklardır.
Fakir, bir ekmeğe 85 kuruş verir. Zengin aynı ekmeği el değmemiş paketler içerisinde tap taze alır. Üstelik koca marketlerden aynı fiyata… Orta gelirlinin kuş serisi bir ikinci el arabası vardır. Yolların yarısı tozlu, diğer yarısı bozuk! Asfalt yolları bile taşlıdır. Her çukura girişte kuşunun ön takımları gacır gucur eder ve bir süre sonra da arıza yapar. Zenginin Mercedes’i ve süper, hüper asfaltı vardır. Bırak ön takımları, yol çalışması yaparken bile elli tane uyarı levhası görürsünüz. Yavaşla çukur var diye…
Fakirin, orta gelirlinin bir banka hesabı vardır. Her sene çatır çatır hesap işletim ücreti alırlar. Üstüne üstlük bir de kredi kartı faizleri vardır ki 3 kuruş ödemedin mi 5 kuruşu alırlar fazlası ile… Zenginin bırak banka hesabından bırakın hesap işletim ücreti almayı! Kredi kartı faizleri bile düşüktür! Zengine banka dönüp, efendim sanırım kartınızın ödemesini unuttunuz der! Fakirle telefonda bile muhattap olmaz, geçirir faizi ödesin diye…
Fakirin 8 Mbit interneti vardır arkadaş. İnternet bağlantısına 70TL para verir! Reklamlarda fiber kampanyaları ile bas bas bağırırlar 50TL fiber hizmeti diye… Fakir telefonda sorar “acaba bizim bölgeye ne zaman getireceksiniz” diye! Aynı hizmete daha fazla para verirken, alt yapısı yeterli olmadığı için 4-5 Mbit hızla, kağnı gibi internete girer. Halbuki Bebek’te, Kadıköy’de, Osmanbey’de otursa ya! Çok daha ucuza 20 Mbit fiberi çoktan almıştır zengin! Üstüne üstlük 200 dakika konuşma hediye ederler.
Fakirin bir çanak anteni vardır kırık, dökük, hurda. Sürekli arıza yapar, sürekli tamirci çağırıp tamircinin cebine 15 TL sıkıştırır. Zenginin kabloneti vardır arkadaş. Apartmanında kocaman süper, hiper çanak anteni! Ne arıza yapması, sıkıysa arızalansın 2 günde yenisi ile değiştirirler arkadaş… Üçyüz kanallı yerli yabancı…
Fakirin bir eşşeği vardır. Semeri koyar, odununu taşır. Asma köprüden geçerken tırsar, aman der idare et ben geçene kadar. Çocuğu okula çamurlu yollardan geçerek gider. Aldığı o yepyeni ayakkabıları iki günde rezil olur.
Asfalt yolu bilmez arkadaş, kaldırım ne ki? Onlar senelerin yorgunluğunu, binlerce öğrencinin ağırlığı taşıyan, üzerlerinde karalamalar dolu, eskimiş, oyuklarla dolu sıralarda öğrenir dersini, yazmaya çalışır…
Gecekonduda yaşar, kışın donar, evi ısıtmak için tonlarca kömür alır, doğalgazı yakar yine de ısınamaz… Zengin evi bile farklıdır. Çift yalıtmalı, çift katmanlı, daha az öder, ısınır…
Zenginin dolarları vardır, haber alır iki günde dolar fırlar havadan para kazanır. Fakirin borcu vardır, dolar fırlar borcu katlar!
Vesaire, vesaire, vesaire…
Dikkat ettim de, zengin olmak lazımmış! Boşuna dememişler… Ucuz mal alacak kadar zengin değilim diye…
Nedense okurken şöyle bir geçmişe gittim. Sanki köy havasından bahsediyordunuz fakat 8mbit muhabbetine gelince sinirlendim 🙂
Aylar önce okudum bu yazıyı.. bende etkisini hala yitirmemiş olacak ki biraz önce blog da gezinirken karşılaştığımda hatırladım tüm satırları.. her kelimesine ayrı ayrı hak verdiğim çevremde olan biteni çok iyi betimleyen bir yazı..
Bu güzel yazı için ellerine sağlık hocam 🙂
Kardeşim fakirler hakkında hadis-i kutsi dediğimiz Kurânı Kerim’den sonra en muteber kaynak olan Buhari ve Müslim’den hadisi şerifler var: “Cennetin kapısında durup baktım. Bir de gördüm ki, içeri girenlerin çoğu yoksullardı. Zenginler ise hesap vermek için alıkonulmuştu. Ayrıca onlardan cehennemlik olanların da cehenneme sevkedilmeleri emrolunmuştu.” ( Buhârî, Rikâk, 51, Müslim, Zikir, 93)
Fakirliğe sabredip şükür ve hamd sahibiyse ne mutlu o fakire…
Sonuna kadar haklısın, yüreğine sağlık abi. Farklı farklı çevreleri görmüş yaşamış biri olarak okurken duygulandım. Çok zengin arkadaşlarımda oldu, maddi durumu iyi olmayanlarda. Maddi durumu ciddi anlamda iyi olan tanıdığımın ne sonradan görmeliği vardı ne de bir havası, iphone bile kullanmazdı. Görüp görebileceğimiz en iyi insanlardandır. Durumu iyi olmayan arkadaşlarımlaysa çay ocağında, çay içmenin tadı bile farklıdır. Bir gün çay ısmarlarsın unutmaz. Ertesi gün oturduğunuz da çayı o ısmarlar. Ama sonradan görme, fırsatçı arkadaşlarım oldu sen 10 defa çay ısmarlarsın hatırlamaz, o bir defa ısmarlayınca 40 yıl hatrı olur(!).
Deniz kenarında kendilerine ait koyu olan tanıdığım, bir kere olsun fotoğrafını çekmemiştir. Sosyal medya yazları havuz,deniz snaplerinden geçilmiyor.
Yaz yaz bitmez bu konu abi tekrardan yüreğine sağlık.
O kadar haklı bir isyan ki, fakir olacağım ki sonuna kadar okudum…