Alıntılama Sanatı!

Bir süredir düşündüğüm ve taslaklarda beklettiğim bir konudan, (ç)alıntı yapmaktan bahsetmek istiyorum. İçerik üretmek gerçekten de zor iş,  hele ki özgün içerik üretmek, sıfırdan bir şeyleri yazabilmek, görüş bildirmek en zor konudur.  Blog yazanların büyük bir kısmı özgün içerik üretmekte zorlandığı için maalesef ki blog yazmayı bırakmıştır. Çevremize şöyle bir bakalım…

…Özgün içerik üreten kişilerin  az sayıda olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Haber siteleri, forumlar, bloglar, kişisel siteler, bir konu üzerine uzmanlık alanı oluşturmuş platformlar ve aklınıza gelebilecek diğer tüm siteler. Her platformda yazı üretebilmek için çaba harcanır. Bazıları bu çabalarının karşılığını bir şekilde alabiliyor. Fakat blog dünyasında maalesef ki ürettiğiniz içeriklere pek fazla değer biçen yok.

Özgün içerikler için her zaman kanunlarla ve kurallarla korumalar yapılmaya çalışılmış bir şekilde bu tarz içerikler için farklı çözümler üretilmiştir.  Geçenlerde otobüste Musa Savaş ağabeyimle gelirken aynı konu üzerinde sohbet etmiştik.  Kendisinin bu konu üzerine çalışan bir arkadaşı olduğunu hatta benim de bu platforma katılmamı istemişti.

http://www.sahiplen.com/

TÜRKTRUST A.Ş’nin teknik altyapısı ile çalışan Sahiplen.com uygulaması üzerinden, her türlü eserinizi ve web sitesi içeriğinizi tescil edebilir ve telif hakkınızı alabilirsiniz. Eser tescil işlemlerinizi, dosyanızın formatı ne olursa olsun (mp3, pdf, doc, mpeg, jpeg, xls vb.), 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında, yetkili elektronik sertifika hizmet sağlayıcı (ESHS) olarak hizmet verenTÜRKTRUST‘ın, yasal geçerliliği olan ürünü zaman damgası ile yaparak, eserleriniz üzerindeki hak sahipliğinizi ispatlayabilirsiniz.

Ürettiğimiz her özgün yazı internet platformlarında bir şekilde kullanılmakta. Siz belki para kazanamazsınız, belki emeklerinizin karşılığını alamazsınız fakat bu içerikleri kullananların Adsense, banner gibi desteklenmeleri ile bir şekilde kullananların para kazandığını görmekteyiz.  Hele ki biraz işin çakallığını bilenler birçok özgün içerik sahibi kişinin yazıları ile yollarına devam etmektedir. Belki 3-5 kuruş, belki 300-500USD ne olursa olsun bir şekilde bu içerikler üzerinden para, karizma, hit… gibi karşılıklar sağlanılabilmekte.

Bir sanatçı olsanız, mesela bir ressam yaptığınız eserin altına imzanızı atabilirsiniz. Resim üzerindeki imzayı silemezler. Kopyasını çıkardıklarında da bir şekilde bu imza ortada olacaktır. Hele ki imzanızı kıyıya köşeye atmadıysanız bu içerik internet platformlarında kullanıldığında sizin imzanız açık olarak ortada olacaktır.

Ki bu imzayı birileri silip resminizi kullandığı zaman er ya da geç bu ortaya çıkacak resmin orjinalinin ABC, DEF kişili şahsa ait olduğunu birileri ortaya atabilecektir.  Aynı şekilde Video içeriklerinde, Ses içeriklerinde de durum farklı değildir. Fakat iş yazı yazmaya geldiği zaman maalesef ki durum tam aksi yönde…

Birileri internet üzerinden yazınızı alıp, kendi adı ile kullanabiliyor. Birileri yazınızdan 1-2 cümle değiştirip kendi adı ile satabiliyor. Birileri yıllarca emek verip ürettiğiniz özgün içeriklerden oluşan  platformunuzu birkaç dakika içerisinde kopyalayabiliyor.  Sonra bir de bakmışsınız ki sizin yazınızı birisi almış kendi sayfasında kullanmış. Üstünde, altında, sağında solunda bir sürü reklam var. Hatta yazınızın satır aralarına bile text reklamlar yerleştirilmiş.

Peki ya sonra?  Hemen hemen herkes bir şekilde yazınızı kullanan kişi ile iletişime geçer.  Yazının kendine ait olduğunu söyler, hatta birçoğumuz “yazımı kullanacaksan bari altına alıntı olduğunu belirt…” Şeklinde söylemde bulunur.  Her ne kadar içeriğinizi kullanan kişi ile iletişime geçseniz de içinizde biraz burukluk oluşur.  Sonra yazınızı alan adam yazının en altına ufak puntolarla “Alıntıdır”  yazar ve bırakır.

Alıntıdır!

Alıntıdır da kimden alıntıdır?  Bari bağlantı ver, internet sayfamı yaz, adımı soyadımı yaz…  Gibi sürtüşmeler, sıkıntılar, cebelleşmeler…  Hatta birçok kişi bu tarz bir sataşmaya giriştiğinde yazısının kaldırılmasını talep eder. İş daha da büyürse avukatlar devreye girer. (tabi gücünüz yeterse)

Benim 30’dan fazla “Alıntıcım” var. 

İlk başlarda uğraşırdım. Daha sonra illallah ettim. Artık uğraşmıyorum. Hatta blogumun en altına şu satırları yazdım.

Telif Hakkı: Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, haber tamamen sizindir. İstediğiniz gibi çarpın, sadece çarptığınız yazıya TEAkolik bağlantısı ekleyiniz…

Saatlerce uyumadan yazı yazmışımdır. Bazen ailemi ihmal etmişimdir,  bazen günlerce araştırmışımdır. Sonuçta 30 tane adam benim yazılarımı bir şekilde sağ tıklama ve sol tıklama ile kopyalamaya devam etmekte. Kardeşim ben Vikipedia değilim ki? Bu yazıları için karşılık da beklemiyorum. Zaten bu işi para için yapsaydım yıllar önce yazmayı bırakır, bir köşeye çekilirdim.

Bir şekilde birileri yazılarınızı her zaman kopyalayabilir, hatta Google üzerinde sizden daha yukarılarda çıkabilir.  Belki de birkaç banner alıp sizin 3 ayda kazanacağınız parayı bir yazıda kazanabilir.  Mesele para, hit değil aslında anlatmak istediğim birilerinden alıntı yapılacaksa bunu etik bir şekilde yapmaktır.

Bir alıntı yaparken neden şu şekilde cümleye başlanılmaz? 

Arman Acar dövme yapma konusunda aşağıdaki gibi görüş belirtmiş.  Ama söylediklerine bakılırsa dövme yaptırmak bana göre bir iş değil.  Çünkü döverken de dövülürken de insan keyif almıyor….

Kartal yaptırayım, aslan pençesi olsun, yoksa tribal bişi mi olsun soruları ve denemelerim ile bir türlü karar verememiştim. Ta ki Tolga ile tanışana kadar. Tolga’nın işçiliği ve ilgisi o kadar iyiydi ki gönülden bağlı olduğum takımımın armasını çok iyi yapabileceğini düşündüm. Kararımı verdim ve şanlı Göztepemiz’in armasını yaptırdım.

Bu görüşlerin ışığında yapılacak olan adam dövmenin iyi olduğunu ama benim tarzım olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim…

Bu şekilde bir alıntılama yaptığınız zaman alıntı yaptığınız adam da memnun kalır, siz de memnun kalırsınız. Çünkü okuyucu Arman Acar’ın görüşünü görmüş, içeriğinin bir kısmını okumuş ve hoşuna gittiyse Arman Acar’ın bağlantısına tıklayarak onun tüm yazısını okumuştur.  Sonra da kaldığı yerden sizin içeriğinizi okumaya devam eder…

Fakat birinin yazısını aynen alıp koymak, altına bağlantı dahi vermeden adını yazmak, ya da sadece “Alıntıdır” kelimesini kullanmak eserini aldığınız kişinin hiçbir işine yaramaz. Aslında kişisel görüşüm eserin altına sadece bağlantı vermek yetmez. Aynen bir yazıyı kullanmak benim düşüncelerime göre pek etik bir kavram değil. En azından böyle bir şey yapacaksanız ve bir bağlantı adresi vermeyi esirgiyorsanız o zaman eser içerisinde yanında, sağında veya solundaki reklamlarınızı kaldırın…

Bir şekilde Google sizi ön plana çıkardığında eser sahibi maalesef ki okuyucusundan mahrum kalacak, belki de bu tarz örnekleri gördüğünde eser sahibi artık içerik üretmeyecektir.  Hani bir basın bülteni olsa, size aynen yazmanız için gönderilmiş bir içerik olsa,  haklısınız altına alıntıdır diye yazmak bile gerekmez.  İster yazar, ister yazmazsınız.  Fakat eser sahibini de biraz düşünelim…

Geçenlerde Sabri Küstür arkadaşımın bir inceleme yazısını okumuştum.  Yazıyı MyNokiaBlog bir şekilde görmüş ve alıntılamış. İçeriğini gördüğümde, evet işte “Alıntılama Sanatı” budur dedim.  Aynı şekilde birçok kişi bu alıntı yapmakta.  Bu tarz örnekleri gördükçe evet benim yazılarımı da istedikleri gibi alsınlar diye içimden geçirdim.  Belki saatlerce uğraşıp, didinip yazdım, belki Google’da dahi çıkmıyor. Yine de bu şekilde bir alıntılama yapıldığı zaman üzerinde kocaman bannerler, Text reklamlar dahi olsa seviniyorum.

Aslında alıntı yapmak bu değil midir? Diğer türlüsü pek de alıntıya benzemiyor.  Daha çok (ç)alıntılama sanatına dönüşmüyor mu?  Neyse bu yazıda çok gevezelik yaptım. Taslaklardan çıkarıp yayınlama zamanı gelmişti… Görüşmek üzere…

“Alıntılama Sanatı!” üzerine 3 yorum

  1. Gayet güzel bir yazı olmuş eline sağlık. Maalesef bu durum kaliteyi biraz yukarı çıkarabilmiş blog yazarlarının sorunu. Benim de başıma bu tarz olaylar gelmekteydi. Çok kez forumlara üye olmak zorunda kaldım. Hatta bana gelip kendi yazım olan bir şeyi forumunda kullanıp sonra bana mail atıp neden araklıyorsunuz diyen minik beyinlilerde oldu. Ama şundan eminim ki; verilen emekler bir gün mutlak karşılığını bulur. Araklama usulu çalışanlarda yok olur giderler..Saygılar…

    Yanıtla
  2. Çok haklısın hocam, özgün yazı yazmak zaten zor birde çalındığını düşünmek daha kötü.Emek veriyoruz sonuçta.

    Yanıtla
  3. Hocam bu makaleyi eve gelince tekrar okudum, gerçekten çok karışık bir durum aslın da, okuyucunun çok bilinçli olması gerekiyor, hani herzaman diyoruz ya, herkes blog yazabilir, o yazım olayına başladıktan sonra özgün yazıların ne kadar emek aldığını öğrendikten sonra bu düşünceler değişir ama herkese de bu bilinci aşılamak zor.

    Yanıtla

Yorum yapın