Açıkcası bu yazıyı yazmamın sebebi ortaya çıkan tartışmalardan rahatsız olmamdır. Bunu ilk başta belirtmek isterim. Ne istediğimizi aslında bilmiyoruz. Ortaya çıkan tartışmaların en başında bu geliyor. Öncelikle şu kavramı kafamıza sokmamız lazım.
Blogger kimdir ?
Hemen hemen herkes ben bloggerim diyebilir. Hiç kimsenin kalkıpta “Sen blogger değilsin” demeye hakkının olmadığını düşünmekteyim. Çünkü bloggerlik için bir kavram yok , bir sınırlama yada kriterler antlaşmasıda yazılmamış. Bloggerlik kavramı son yıllarda ortaya çıkan kimine göre şöyle kimine göre böyle diye sağa sola çekilen bir nitelik.
Nitelik diyorum çünkü insanlar artık “Ben bloggerim” demeye başladı. Öncelikle kendi düşüncelerimle blogger kavramına azıcık da olsa değinmek isterim.
Bloggerliği çok geniş bir kavram içerisine soktuğumu görmüşsünüzdür. Çünkü bunun bir kriteri yok. Blogger olmak için sadece yazmak yeterli. Diğer ülkelere baktığımızda özelliklede Amerika gibi yerlerde bloggerlik bu tip kavramlardan çıkmış hatta bir iş olmaya bile başlamış. Fakat ülkemizde yeni ve daha ne olduğunu tam olarak anlayamadığımız bir kavram. Bu kadar yeni olmasının eski bloggerleri bir kenara attığımızı da göstermez. Yıllardır blog yazan arkadaşlarımız var belki 10 larca değil. Fakat Onlar blogger olarak yıllardan beri yazıyor, ne duruşları değişti nede kavramları. Aslında blogger kavramını belirli nitelikler arasına sokacaksak bunu o arkadaşlara sormamız gerekiyor.
Gelelim blogger arkadaşlarımızın rahatsızlığına…
Son zamanlarda markaların blogların üstüne düşmeye başladığını gördük hatta şahit olduk. Şimdilerde öncü olan birkaç marka sayesinde blogger arkadaşlar yavaş yavaş ön planlara doğru çıktılar. Bunun yanında medya… Tabiki sadece markalar değil, medya sayesinde de blogger arkadaşları tanıma fırsatları doğdu. Şimdilerde ise gerek görsel gereksede yazılı medya bloggerler hakkında haber yapıyor yazı yazıyor hatta sosyal platformlara davet ediyorlar.
Aslında hem medya hemde markalar için bloggerler bununmaz bir nimet…
Neden mi ? Çünkü markaların reklama ihtiyaçları var. En uygun maliyetle en fazla kişiye ulaşabilmeleri için bloggerler biçilmiş kaftan. Şöyle bir düşünün…
Markanız için 10 tane blogger ayarladınız herbirinin minimum 100bin kişiye hitap ediyor. Toplamda 1miyon insana çok hızlı ve net bir şekilde reklamınızı yapabiliyorsunuz. Peki bunu Gazete yada TV ile yapmaya kalksaydınız ? Kaç kişi o yazıyla ilgilenecekti ? Yada kaç kişi o ilana bakacaktı ? Maliyeti ne olacaktı ?
İşte asıl mesele burada…
Birde bloggerler tarafından bakalım. Bildiğim kadarıyla ülkemizde markaların reklamlarını yapmak için bizzat para alan blogger yok ? Yada en azından ben almıyorum 🙂 Aslında bazı ülkelerde para alanları var biz henüz o aşamaya gelmedik 🙂 Hediyeler alıyoruz, tatil yapıyoruz, ürünlere sahip oluyoruz tabi bunun yanında diğer bloggerlerle paslaşarak hitap kitlemizi artırıyoruz. Bu extra olarak kullanıcı sayısında artışı beraberinde reklam gelirlerini getiriyor. Tabi ego tatmini ve diğer iğreç şeylerden bahsetmiyorum 🙂 Ayrı mesele…
Bu durumun iyi yanlarıda olabilir, kötü taraflarıda sayılabilir. Önemli olan şudur ki bir marka’nın iyi tarafınıda kötü tarafınıda bakmak gerektiği. Yani objektif bakabilmek. Peki kaç kişi bir markaya objektif bakabiliyor ki ?
Durum sadece objektif olmakla bitmiyor. Bunun yanında eleştiri yaparkende yıkıcı değil yapıcı olmayı gerektirir. Etik olanda budur zaten. Eğer bir yazınızda bir marka ile ilgili tanıtım yapıyorsak bunu objektif olarak yazıp varsa eleştirilerimiz yıkıcı değil yapıcı olmaya özen göstermeliyiz.
Düşünsenize büyük bir firmasınız ve böyle bir projeye adım attınız adamın bir tanesi blogunda vermiş veriştirmiş… “Ulen herife hediye verdik o kadar yedirdik içirdik adamın yaptığına bak” Demezler mi ? Aslında blogger arkadaşların buna takılmaması gerekir. Çünkü benim bildiğim blogger istediği gibi yazar. Yalnızca yazarken aklında şunu bulundurması gerekir.
Kötü eleştiri yapacaksa yıkıcı değil yapıcı…
İyi eleştiri yapacaksa yalakalık değil öneri…
Çünkü biz bloggerleri yüzbinlerce insan takip ediyor. Bunlardan birçoğuda yazılı ve görsel medyadan daha fazla bloggerlere inanıyor, güveniliyor. Eğer ki dozajı kaçırırsak sadece yazıyı yazanlar değil diğer bloggerlerde zarar görecektir.
Güven sadece sizin blogunuza değil tüm bloglara olan güvendir..!
Duruma birde okuyucu tarafından bakalım… Düşünün, birde kendinizi okuyucularınızın yerine koyun sadece yazıp çizip atacak değil. Okuyan ve inanan kesimden bakalım…
İnsanların güvenini kazanmak zordur. Güveni tek bir yazıyla kaybedebilirken 1000 tane yazıyla belki ancak sağlayabilirsiniz..!
Şimdi bakıyorumda millet orada burada tartışıyor. Birileride onları okuyor. Mesela Şöyle düşünün. Siz Türkiye’nin en büyük kullanıcı kitlesine sahip tvlerde program sunan veya tanınan bir şahsiyetsiniz. Kalkıpta X firmasının ürününü alıp göklere çıkarttınız sonra X firmasının rezil rüsva bir ürünü olduğunu gördünüz yinede eleştiri yapmadınız sonra ? Sonrasını söyleyeyim İNEK ŞABAN olursunuz..!
Hatırlarsanız rahmetli Kemal Sunal’ın bir filmi vardı. Reklam yıldızı olmuştu o filmde uyduruk kıytırık markaların reklamını yapıyordu tabi akabinde sevilen bir insan olduğu için insanlar o markaları aldı kullandı sonra ellerinde patladı… Olan bizim İNEK ŞABAN’A oldu… Senaryo aynı durum aynı…
Yada durumu tersine çevirelim. Siz firmayı yerden yere vurdunuz fakat firma çok kaliteli ve düzgün bir iş yapıyor sonra ne olacak ? Okuyucularınızın gözünde o markanın alacağı durumu düşünsenize ? Hem adam sizi yedirecek gezdirecek yada hediyeler verecek sizde markasının karizmasını bir kalemde dağıtacaksınız… Ne insanlığa sığar nede ahlaka..!
Bloggerler söylediğim gibi son zamanlarda markalar tarafından keşfediliyor ve ortak işler yapılıyor. Önemli olan objektif olmak ve doğruyu yazmak…
Peki ben ne yapıyorum ? Hediye mi geldi gelsin alırım incelerim eğer ki eleştiri yapacaksam bunu ilk önce firmaya bidiririm. Firma hakkında yapıcı eleştiri yaparım. Baktım çok dandik bir ürün geri gönderirim. “Yok kardeşim ben bunu yazmam” Yada firmanı yalaksı olacağımı düşünürsem aman benden uzak dursun..!
Gerçi işin içine para girince insanların ne yapacağı belli olmuyor buda ayrı bir mesele…
Peki neden tartılşıyoruz ? İşte anlamadığım meselede burada ortada hiçbir kritere sahip olmayan bir nitelik yada sıfat olan bloggerlik kavramına kalkıpda bir kalıba yerleştirip sonrada yorumlamak açıkcası bana pek doğru gelmiyor.
Blogger istediğini yazar istediğini çizer.
Çizeceksek adam gibi eleştiri yapalım adamlara yapıcı eleştirilerde bulunalım. Eğer ki dozu fazlaysa markaya benden uzak dur kardeşim ürününü beğenmiyorum… Yada öveceksem adam gibi iş beklerim bknz:Zemana ürününe güveniyorsa zaten markada rahattır bloggerde rahattır… Blogger ne yazacağını iyi bilir. Marka ise kimi seçeceğini ürünün kalitesiyle, bloggerin kalitesiyle belirler. Şurasıda bir kesinliktir ki Toshiba bana gelipte bizim X modeli ürünümüzü al sana hediye incele demez. Niye desin ki 100bin – 150bin kadar hit alan birisiyim hitap ettiğim kitle ortada… Haa yazım tarzımı beğeniyordur yorumlarımı seviyordur ayrı mesele istisnai bir durum…
Son olarak şunu söylemek isterim. Birbirimize’de objektif bakalım. Çizeceksek adam gibi yazacaksak yalanmadan…
NOT: Bu yazımı diğer blogger arkadaşlara paslamak isterim. İsteyen varsa buradan düzenleme yaparak mimleyebilirim.
Daha blogum yeni olduğundan hit,hediye vs konularda yorum yapamıyacağım 🙂 Genelde şöyle bir zihniyet mevcut. ;
Bir blog açayım.İçine mp3,(Ç)alıntı konular doldurayım.Hit gelsin reklam alayım para kazanayım yeter.Üstelik bu insanların çoğu kendilerine “Blogger” sıfatını takıyor.O zaman biz Hamza abi,Yakuter,Hakkı Ceylan gibi değerli Blogger’lere nasıl hitap edeceğiz ?
Ben blogger’ı aşağıdaki şekilde tanımlıyorum;
Üreten, ne yazacağına kendisi karar veren (kiralanadabilir kiralanmak istemeyedebilir ama kiralanmak istediyse kendi istediği için yazmıştır) ve yazdıklarının sorumluluğunu kişisel olarak alan kişidir. Küfür de edebilir (etmezse iyi olur ama bu kısım blogun yazıldığı konu, camia vb. durumlar için sadece etik ile ilgilidir), karalama da yapabilir, yalakalıkta…çünkü orası onundur…kişisel medyasıdır, patronu kendisidir…
Ama en önemlisi üretmesidir. Ne ürettiği ise hiç mühim değildir. Daha önce var olmayan birşeyi üretip kendisini okuyanlara kazandırmıştır. Kendisini okuyanlara karşı hiç bir sorumluluğu yoktur, onlar için var olmamış veya yazmaya başlamamıştır, sadece kendisi için yazar. Öteki türlü zaten bu blog değil dergi olur.
Blogger, budur…yani benim gözümden…ben buyum en azından 🙂
Sevgiler,
Gökçen Karan
ya bir tanımının oldugunuda düşünmüyorum millet yok blog yazarı şunu yapar yok bunu yapar