Çay keyfi benim en büyük keyfim! Dünyada yıllık olarak 3 milyon ton çay üretimi yapılmaktadır. En fazla üretim yapan ülkeler Çin başta olmak üzere Japonya, Endonezya, Vietnam, Hindistan ve Sri Lanka olarak sıralanmaktadır. Üretimde ilk sıralarda yer almasak da tüketim konusunda ülke olarak birinci sırada ve açık ara öndeyiz. Tüketimde kişi başına 9.8 kilo ile Türkiye başta gelirken, ikinci sırada 4.3 kilo ile Fas, ve üçüncü sırada 3.22 kilo ile İrlanda gelmektedir.
Çay tarımı ve üretimi büyük bir oranda ekvatoral bölgelerde yapılmaktadır. Ancak bu bölgelerdeki zararlı böcek çeşitleri olması ve mantarsal hastalıklar sebebi ile kimyasal zirai mücadele yapılmakta ve çay yaprağı üzerinde az da olsa ilaç kalıntıları kalmaktadır. Bu durum sağlığa zararlıdır!
Ülkemizde ise çay üretimini etkileyen bu böcek ve hastalıklar görülmediği için zirai mücadele ilaçları kullanılmaz ve çaylar sağlıklı olarak üretilmektedir.
Sudan sonra en fazla tüketilen içecek!
Ekonomik olması, besleyici ve kolay hazırlanması gibi birçok sebep çayın tüketimini ve tercih edilmesini artırmaktadır. Milattan önce 3.000’li yıllarda Çin’de ilaç olarak kullanılan çay bitkisi üretimi giderek artmış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Çay bitkisinin anavatanı Çin olmasına rağmen bugün dünyanın birçok bölgesinde çay tarımı yapılmakta ve Türkiye gibi birçok ülkeden tonlarca çay ihracatı yapabilmektedir.
Ülkemizde Çay Keyfi ve Üretimi
Bazı çay meraklıları tarafından 1870’lerden itibaren Anadolu’nun farklı bölgelerinde çay tarımını denenmiştir. Ancak ekimi yanlış iklimlerde yapıldığı için başarılı olamamışlardır. Aslında Türk Çayının büyük miktarlarda üretimi Cumhuriyet devrinde başlayabilmiştir.
Cumhuriyet döneminde ilk olarak Yüksek Ziraat Mektebi öğretmenlerinden Ali Rıza Bey, 1917 yılında Batum’da bir inceleme yaparak çay hakkında bir rapor hazırlıyor. Hazırladığı raporda çayın Rize ve çevresinde yetiştirilmesinin mümkün olduğunu belirterek çay üretimi için ilk adımı atmaya başlıyor.
Ali Rıza Bey’in raporundan sonra 1923 yılına gelindiğinde çay fidanlığı kurmak üzere Zihni Bey Rize’ye gönderilmiş ve çalışmalara başlamıştır. Batum’dan gelen çay bitkisi süs bitkisi gibi seralara dikilerek çay fidanlarının gelişimleri gözlenmiştir. Zihni Bey ardından Batum’a giderek Ruslar tarafından kurulmuş olan çay bahçelerini incelemiş ve bu bahçelerden tohum ve fidanlar getirerek halka dağıtmıştır.
Ancak yeterli ilgiyi göremeyen bu girişim de başarısız olmuştur!
Ardından 1924 yılında Rize Mebuslarının da desteğini alan Zihni Derin, yasa çıkması ile birlikte tekrardan çalışmalara devam etmiştir. Çay tarımı zamanla ülke gündemine gelmiş ve ardından Ziya Bey başkanlığında çay üretimi artırılmıştır.
Çay bugün birçok ülkede hemen hemen her gelir grubuna hitap eden bir sanayi haline gelmiştir. İyi ve kaliteli çaylar dünyada gayet pahalı bir tüketim maddesidir. Hatta Çin’de yetiştirilen bazı çay türlerinin kilosu birkaç yüz dolardan bin dolarlara kadar çıkmaktadır.
Peki Türk Çayı ve Çay Tiryakiliği Çay Keyfi?
Üretilen Türk çayları Çin–Assam melez türünden oluşan bir türden gelmektedir. Ülkemizde Mayıs, Temmuz, Eylül ve Ekim aylarında olmak üzere dört sürgün döneminde hasat yapılır.
Çay, iklime göre lezzeti değişen bir bitkidir.
Cumhuriyet döneminde ekilen çaylar artık tür özelliklerini yitirmiştir. Kendine has bir tad ve kokuya sahip olmuşlardır. Ülkemizdeki çay bitkisinin tohumları Cumhuriyet tarihinde atıldığı için ömrünü doldurmak üzeredir. Çayın gelecek nesillere de aktarılması için sürdürülebilir tarım ve kaliteli çay bitkisi konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Bir çay tiryakisi olarak 90 yılı geride bıraktığımız çay tohumlarının yenilenmesi gerektiğini ve kalitesinin artırılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Cumhuriyet döneminde olduğu gibi engelleri aşacak, devletin desteğini arkasına alacak bir Zihni Bey’e daha ihtiyacımız var. Çayın kalitesi artırıldıkça ihracat konusunda ülkemiz için çok önemli bir hale gelecektir.
Çay üretimi birkaç evreden oluşmaktadır.
Günümüz teknoloji dünyasında el ile yapılan hasatın adından makineler sayesinde çayın tadı ve kalitesi bozulmadan üretim yapılabilmektedir.
Çayın kalitesini yüksek seviyede tutmak için, toplanan yapraklar en kısa sürede işlemeye alınması gereklidir. Yapraklar mümkün olduğu kadar zarar görmemesine dikkat edilir. Sıcaklık, nem gibi unsurların belirli limitler arasında kalması gereklidir.
Ülkemizde ki çay keyfi yani, “Çay Tiryakiliği” veya “Çay Bağımlılığı” söz konusu olsa da çay aşırı bir tiryakiliğe yol açmamaktadır. Bu deyim genelde alışkanlıklarla ilgilidir.
Türk çayı Türklere özgü çay demleme ve sunma yöntemi ile ortaya çıkmıştır. Türk usulünde çay iki demlik kullanılarak yapılır. Doğu Karadeniz kıyılarında yetişen çay bitkisi genelde sofralarımızda ve kafelerde siyah çay olarak tüketilir.
Büyük çaydanlıkta kaynayan su, küçük çaydanlıkta ise demlenen çay vardır. Demlenen çay servis edilirken küçük cam bardaklarla sunulur ve önce dem sonra su eklenir.
Şahsi alışkanlıklarımda Türk çayı ile birlikte Sri Lanka türlerini harmanlamaktayım. Günde 30 bardaktan fazla çay tüketmekteyim ve çayın tadı, lezzeti ve kokusu konusunda hassas olduğumu söyleyebilirim.
Çay Kültürü
Biz Türkler Cumhuriyetten önce kahve kültürümüz ile anılırdık. Ancak çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, kültürüyle birlikte kahve kadar değerli bir hale gelmiştir. Çayın kendisinden ayırt edemeyeceğimiz semaver kültürü de bunlardan bir tanesidir. Semaver 19. yüzyıldan itibaren Orta Asya’da yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır.
Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültürüne eklediklerimiz kimi zaman manilerde kimiz zaman ise şairlerimizin aşk şiirlerinde kendini göstermiştir.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer… -Can Yücel-
Hatta Erzurum gibi bazı yörelerimiz çayı sahiplenmiş, dilimize kalıplar yerleştirmişizdir.
Çayımızı Demleyerek Sözlerimizi Noktalayalım!
İstanbul ve birçok şehirde su kireçlidir ve kireç çayın tadını kesinlikle bozacaktır. Bu sebeple musluk suyunu tercih etmemeliyiz. Su ne kadar güzel olursa çay da o kadar lezzetli olur. Önce suyu alt demlikte kaynatıyoruz ve altını kapatarak fokurdamasının bitmesini bekliyoruz. Fokurdaması bittikten sonra üst demliğe çayımızı küçük demliğe atıp, tek bir noktadan yavaş yavaş suyu döküyoruz. Direk çayın üzerinde kaynar suyu gezdirmek doğru değildir ve çayı haşlar!
Benim demleme usulümde ise önce suyu koymak var, sonra demi atmak var…
Üst demliğimiz sıcak ve kuru olmalıdır. Eğer demi önceden boşaltacaksanız suyu tek bir noktadan üzerinde gezdirmeden küçük demliğe yavaş yavaş boşaltıyoruz. Demlik poşeti kullanacaksanız önce suyu sonra demlik poşetini koymanızı tavsiye ederim.
Sonrasında ise alttaki suyu kısık ateşte kaynatmaya devam ederiz!
Alttaki demliğin kısık ateşte kaynamaya devam etmesi buhar oluşturur ve üst demlikteki çayın tekrar kaynamasına sebep olacaktır. Bu da çayın tadını bozar. Asla demlenmiş çayı tekrar kaynatmamalısınız. Bu sebeple küçük demliği hafif eğerek üste koyarız ve buharın dışarı çıkmasını sağlarız. Yeni üretilen demliklere dikkat ederseniz yukarıda bir delik vardır ve buharın buradan dışarı atması sağlanır.
Bir ipucu daha vereyim. Küçük demlikteki çay demlenirken demliğin ibriğini bir parça kağıt ile kapatırsanız, demlenen çayın kokusu boşa gitmez ve çayı içerken kokusunu da rahatlıkla hissedebilirsiniz.
En sık yapılan hatalardan birisi demin yanmasıdır. Kimi zaman su koymadan çay demliğe atılır ve üstte ısıtılır. Dem bir süre sonra yanar! Çayın tadı bozulur…
Çay taze içilir! 15-20 dakika çayın en iyi demlenme süreleridir. Süre az olursa çay çiğ olur, süre fazla olursa çay bayatlar… Çay yaprakları içerisindeki maddelerin çözülme sürelerine göre demleme süresi ortalama 15 dakikadır.
Diğer bir yandan soğuk havalarda bardağı ve çay kaşığını sıcak su çalkalamak iyi olur. Zaten hava soğuk, bardak soğuk bir de çay kaşığı soğuksa… Çayı doldurduğunuz zaman soğuk soğuk içersiniz.
Çayın tadını etkileyen en büyük unsurlardan birisi de demliklerdir. Son yıllarda ortaya çıkan bazı elektronik çay makineleri ile de çay demlenebiliyor. Ancak bu konuda teknolojinin yetersiz olduğunu söyleyebilirim. Maalesef ki henüz üretilen teknolojiler demlikteki çayın tadını veremiyor. Plastik çerçeveli demleme makinelerinden plastik tadı alırsınız. Demir kaplı olanlarda ise bir nebze daha iyi olacaktır.
Bazı çay demleme makineleri ise gerçekten de güzel çay demliyor. Özellikle de dem kısmı cam olanları tercih etmenizi öneririm. Diğer bir yandan alttaki suyu sürekli sıcak tutmaları da büyük bir avantaj sağlar.
2 Lipton Earl Grey + 1 Champion Yellow TEA
2 Ahmad Tea Earl Grey + 2 Lipton Doğu Karadeniz
Benim favori karışımlarımdandır. Ancak çayın tadı damak tadınızla uyumlu olmalıdır. Kimileri Earl Grey sevmez, kimileri tomurcuk sever… Bu karışımlar tamamen keyfinize kalmıştır. Damak tadınıza en uygun karışımı bulduğunuz zaman vazgeçmeyin derim.
Görsel: Deposit Photos
tam çayımı içerken çayın keyfinini ziyadeleştiren keyifli bir yazı olmuş. yeni bilgiler de öğrenmiş oldum. teşekkürler teakolik