Dijital İletişim Dünyasında Darbe

Ordu içindeki bir cunta 15 Temmuz gecesi darbe girişimi gerçekleştirdi. Tarihin tozlu raflarında yer alacak bu lanet gece hem Türkiye hem de dünya tarihinin unutmayacağı görüntüleri; hem hafızalarımıza hem de sabit disklere byte byte kazıdı!

Benden sonraki jenerasyonlara Y kuşağı (1980-1999) ardından da Z kuşağı (2000 doğumlular) tanımlaması yapılıyor. X kuşağı sonu, Y ve Z kuşakları silahlı darbeleri sadece tarih kitaplarına yansımaları ve büyüklerimizin anlatımları ile tanıyor.

Kısacası bizler, son 2,5 jenerasyon; ülkemiz tarihindeki (silahlı) darbeleri yalnızca hayal edebiliyorduk. 

Bu güne kadar gerçek bir darbeyi yaşamadı gençler… Umalım ki bundan sonra da yaşamayacağız…

Ülkemizde askeri müdahaleler, tarih boyunca kimi zaman ordunun bütünü, kimi zaman bazı yüksek rütbeli subayların yönetime el koymaları ile karşımıza çıkmıştı.

Bunların bazıları başarıya ulaşırken bazıları ise sadece “hükümetlere yapılan birer uyarı(!)” şekliyle tarihin tozlu raflarında yerini almıştı.

Darbe girişiminden sonra bilanço ağırdı. Asker, polis ve halktan yüzlerce insan hayata gözlerini kapamış ve 1.500’den fazla yaralı…

Hiç kimse de sormadı…

Kimi askeri savundu, kimimiz halkı, bir diğeri partisini… Bazıları ise temkinliydi, sessiz sedasız paylaşılan fotoğraf ve videoları tüketiyordu. Kimimiz beyninde isyanını yaşıyor, kimimiz sokakta, kimimiz paylaşımlarla, kimimiz ise korkuyla…

Şehit olan asker ve polislerimizin ailelerine başsağlığı ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum…

Çok şükür darbe gerçekleşmedi!

Bugün sizlere darbe girişiminin izlerini, darbe girişimi sırasında erleri, üzerine ateş edilen halkı, üzerinden tank ile geçilen insanlarımızı, şehit edilenleri, darbeye ses çıkarmayanları, darbeye çanak tutanları, halkın sokağa çıkması veya çıkmamasını değil… Kendi yorumlarımla darbenin dijital dünyasını anlatmak istiyorum.

[mavi]Türkiye geçmişinde birçok darbe yapıldı. Bugüne kadar yapılan başarılı darbelerin ortak noktası ise iletişim kanallarının tek olmasıydı. [/mavi]

WhatsApp ile darbe iletişimini, e-posta ile darbe ilanlarını, FaceTime ile darbeye karşı birlik olmayı gördük. Twitter ile saniye saniye izledik ve Facebook üzerinde darbeyi bir siyasi uzman, bir askeri deha edası ile yorumladık yalan ve yanlış bilginin arasında…

Bütün bunlar dijital iletişim dünyasının bize sunduğu müthiş teknolojilerdi. Bütün bunlar iletişim dünyasında, İnternet ve teknolojinin hiç olmadığı kadar içimize işlediğini, dijital dünyanın hayatımızda büyük bir yer kapladığını gösterdi.

Ordu içindeki kendini bilmez bir cunta 15 Temmuz gecesi darbe girişimi gerçekleştirdi. Tarihin tozlu raflarında yer alacak bu lanet gece hem Türkiye hem de dünya tarihinin unutmayacağı görüntüleri; hem hafızalarımıza hem de sabit disklere byte byte kazıdı!

Canlı canlı şahit olduğumuz darbe girişimi görsel, işitsel ve dijital dünyada takip ettik. Saatler boyunca canlı yayınlarda, sokaklarda takip ettiğimiz darbe girişimi; eş zamanlı olarak bir dijital medya arenasında da takip ediliyordu!

Benden sonraki nesiller belki hatırlamaz ama, özel televizyonların ve radyoların yayına başladığı 90’lı yıllarda “Türkiye’de artık darbe olmayacağı” varsayımı yapılıyordu.

Öncesinde yalnızca TRT vardı…

Darbeciler TRT’ye hakim olduklarında tüm Türkiye’ye haykırabiliyorlardı. Çünkü tek bir iletişim kanalı vardı karşımızda! Doksanlı yıllarda ise “darbeciler artık hangi kanalı kontrol edecek?” Sorusu sorulmaya başlanmıştı… Çünkü artık özel televizyon kanalları ve özel radyolar açılıyordu. Sayısı da gün geçtikçe artıyordu.

15 Temmuz akşamı bu görüşü kanıtladık! 15 Temmuz akşamı bu soruya cevap bulduk! 

15 Temmuz akşamı darbeciler TRT’ye hakim olurken, diğer özel kanallar canlı yayınlarına devam ediyordu. İnternet dünyası kendinden geçti! Sosyal ağlarda yüzbinlerce kişinin darbe karşıtı paylaşımı ve darbe girişiminin ilanını okuduk!

Bazıları temkinliydi, bazıları destekliyordu! Bazıları ise #DarbeyeHayır diyerek seslerini yükseltiyordu sokaklarda ve dijital dünyada….15 Temmuz akşamı TRT’nin darbeye yenik düşüşünü izlerken, darbecilerin diğer kanalları engellemek için de çaba sarf ettiğini gördük. Çünkü TRT onlara yetmedi! Artık dijital dünya vardı, yüzlerce de televizyon kanalı! Hatta birçok televizyon kanalı kapatılma ihtimaline karşı Youtube üzerinden Canlı yayınlara başlamıştı!

Darbe girişimi yeni başlamışken Haberturk, KanalD, CNNTurk, NTV ve diğer kanallara Başbakan’ın Face Time ile canlı yayına bağlanmasını, halka seslenişini bunun bir girişim olduğunu duyduk ve seyrettik.

Başbakan; “bu bir kalkışmadır, darbe değildir” açıklamasını yaparak kanal kanal Face Time üzerinden ana haber stüdyolarına canlı yayınlara konuk oluyordu. Evet, dijitali kullanıyordu. Cumhurbaşkanı ve Abdullah Gül dahi Face Time uygulamasıyla CNN Türk’e ve diğer kanallarda canlı yayınlara bağlandı, halkı meydanlara çağırdı.

Onlar vatandaşı demokrasiye sahip çıkmaya çağırırken, aslında bizler dijital teknolojinin büyük bir nimetinden faydalanıyorduk.

Bir yandan akıllı telefonlarla Twitter’a, Facebook’a bakıyor, diğer bir yandan da sokaklarda Periscope ve Facebook üzerinden cuntacıları ve halkı göstererek canlı yayınlar yapıyorduk. Cuntacılar sokakları tutarken, halk hem sokakta hem de dijital dünyada isyanını haykırıyordu #DarbeyeHayır etiketleriyle…

Twitter’da @Stratfor hesabı ise Cumhurbaşkanı’nın lokasyonunu saniye saniye paylaşıyordu! Evet darbeye çanak tutanlar da boş durmuyordu!

Cuntacıların köprüyü, sokakları nasıl tuttuklarını tüm dünyaya sosyal ağlar üzerinden canlı yayınlarla gösterdik. Tankların önüne geçerken üzerimize ateş edenlerin fotoğraflarını ve videolarını hatta teslim olan askerleri bile sosyal ağlarda paylaştık.

Televizyonlar, ellerimizdeki akıllı telefonlar ile çektiğimiz görüntülere ana haber bültenlerinde yer verdi. Bizlerin çektiği fotoğraflar İnternet haber sitelerinde, canlı yayınlarda boy gösterdi.

Sonrasında yakalanan cuntacıların Whatsapp üzerinden iletişim kurduklarını farkettik. Whatsapp ile darbe iletişimi yaptıklarına şahit olduk!

Yazılı basın mı? Yazılı basın henüz yazılmamıştı bile…

Sosyal ağların paylaşım gücünden dolayı manipülasyon ve dezenformasyon çok hızlı yayıldı. Ancak yalan ve yanlış paylaşımlar ve haberler üstleri çizilerek, yine bizler tarafından sağ duyu ile engellenmeye çalışıldı. Fark ettiniz mi darbe yandaşlarını? Twitter’da söyledikleri yalanlarla nasıl da haykırıyor, nasılda halkı bastırmaya çalışıyordu?

Darbe yanlısı veya kötü niyetli kişiler manipülasyon ve dezenformasyonu günlerdir kullanmaya devam ediyor. Hatta video paylaşımları üzerinde Phishing saldırıları bile karşımıza çıkıyordu!

Bu kez TRT ve CNNTurk darbecilere yetmedi!

Darbeciler medyada ilk hedef olarak TRT’yi belirlemişti. TRT ele geçirilip zorla darbe bildirisi yayınlarken, iktidar ve muhalefet sözcüleri, özel kanallardan darbeye karşı çağrılarına devam ediyordu. Ardından CNNTurk’e yapılan baskını gördük.

Ancak çok geçti…

Başbakan ve Cumhurbaşkanı Face Time üzerinden canlı yayınlarda halkı sokaklara davet etmişti. CNNTurk’e gelen özel kuvvetler ve halk birlik oldu. CNNTurk yayının kesilmesini engelledi. Darbeciler elleri boş diğer kanallara yönelmeye çalıştı. Ancak nafile…

Bir saat boyunca CNNTurk’te halkın sesleri yankılanıyordu canlı yayında! Asker dışarı, dışarı diye…

Bu noktada darbeciler teknolojinin oyununa gelmişti. Hesap edemedikleri belki de hesap edip, ellerine yüzlerine bulaştıkları dijital dünya onların sonunu getirdi.

Sosyal ağlar ve özel televizyonlarda yüzbinlerce, milyonlarca insana bir anda Vekillerin, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını ulaştırıldı.

Diyanet bile teknoloji kullandı…

Bazıları Twitter ve Facebook’tan soruyordu. İmamlar aynı anda tüm camilerden bu kadar çabuk örgütlenip, nasıl sela okudular?

Diyanet işlerinin imamları ile e-posta iletişimi kurduğunu biliyor muydunuz? Toplu SMS kullandığını biliyor muydunuz? Birçoğunuzun haberi bile yoktur. Hatta geçtiğimiz yıllarda hatırlarsanız merkezi ezan sistemi kurulmuştu. Artık birçok camide bir dizüstü bilgisayar var ve imamların cuma hutbelerini e-posta ile alıyor.

TÜRKSAT

Ankara’daki TÜRKSAT binası uydular için yer kontrol istasyonuydu. Darbe girişiminde, bu bina ele geçirilseydi belki de amaçlarına ulaşmaları kolaylaşacaktı. Ülkemizde yayın yapan tüm televizyonlar TÜRKSAT uydusunu kullanıyor. Yönetimi ise TÜRKSAT binasından gerçekleşiyor. Kısacası TÜRKSAT yayınları kesilseydi hiçbir televizyon kanalı yayın yapamayacaktı.

Yine de İnternet var!

Özel şirketlerden aldığımız 3G, 4G, Fiber, Metro, ADSL gibi birçok İnternet bağlantı türü var. Hatta bu ağlar kapatılsaydı dahi İnternet bağlantısı için çevirmeli ağ modemlerini kullanabilirdik.

Twitter üzerinden ücretsiz DialUp bağlantıları paylaşıldı! 

X ve Y kuşakları ise bu eski teknolojiyi iyi bilir…

İnternet yavaşladı!

İnternet yavaşladı, hatta sağlam bir sansüre de uğrayabilirdi. Ancak onlara karşı çözümlerimiz hazırdı. VPN, Orbot, Proxy, DNS, TOR…

İtiraf edeyim önce VPN’i aktif ettim, sonrasında DialUp modemimi eski kutular arasından çıkardım. Eski bir teknoloji ancak İnternet’e bağlanmak için halen daha kullanılabilir durumda! Üstelik Twitter’da diğer ülkelerden bizlere yardım için ücretsiz Dial Up bağlantı numaraları ve şifreleri paylaşıldı!

Meclis’te akıllı telefonlar üzerinden canlı yayın yapıldı!

Darbeciler, planları gereği Meclis’i de yıkmaya çalışırken, içerdeki bir kişi vekillerin konuşmalarını akıllı telefonu üzerinden kayıt ediyordu. Sonrasında ise Facebook ve Twitter üzerinde vekillerin bizlere canlı canlı akıllı telefon yayınlarıyla seslenişlerini seyrettik, paylaştık.

Velhasıl kelam

…önceki darbelerde tek TV kanalı ve az sayıda radyo olması önemli bir etkendi. Halkı tek bir televizyon kanalını ele geçirerek darbeye inandırabiliyor veya bastırabiliyorlardı. Ancak günümüz teknoloji dünyasında tek bir televizyon kanalı onlara yetmedi. Bundan sonra da yetmeyecektir…

[mavi]İtiraf edin, Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın Face Time ile televizyona bağlanana kadar geçen süre içerisinde; “evet bu bir darbe, ülkede darbe oldu!” dediniz…[/mavi]

Ancak dijital iletişim çağındayız.

Evet, çok şükür ki darbe olmadı. Belki de en önemli etkenlerden birisi dijital iletişim dünyasında yaşıyor olmamızdı. Teknolojinin bu kadar içerisinde olmamız ve saniyeler içerisinde milyonlarca insana ulaşabilmemizin yolları ve alternatifleri olmasıydı…

Alternatif çok, çözüm yolu da çok…

Yeni nesil artık tabletlerle eğitim görüyor. Yeni nesil dual core işlemcileri eski teknoloji yerine koyuyor. Yeni nesil akıllı telefonlarla büyüyor. SMS bile onlar için eski bir teknoloji haline geldi.

  • Türkiye’deki günlük aktif Facebook kullanıcı sayısı 27 milyonu geçiyor,
  • Ülkemizde hemen hemen her 2 kişiden 1 tanesi Facebook üyesi,
  • İnternet kullanım sayısı 35 milyon!
  • Her ay 34 milyondan fazla insan Facebook’u mobil cihazlar üzerinden ziyaret ediyor.
  • Twitter’ı aktif olarak kullanıyoruz ve 10 milyondan fazla üyemiz var!

Eskiden Sinop’ta büyük bir kulemiz vardı. Rusya’daki konuşmaları dinliyorduk. Ama şimdi buna ihtiyaç yok. Kimse radyo frekansı kullanmıyor. Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) Maryland’deki kampüsünden bütün dünyadaki internet trafiğini izliyoruz. – RICHARD CLARKE

Eskiden Amerikalılar, Rusları dinlemek için Sinop’ta kurulu bir radyo kulesi kullanıyordu. Bugün Amerika, NSA sayesinde tüm dünyayı yerinden bile kıpırdamadan dinleyebiliyor. Siber casusluk, siber dolandırıcılık, siber zorbalık gibi kavramlar karşımıza çıkmaya başladı.

Dünya dijitale doğru kayarken, dijital dünyada siyasi darbelere zor anlar yaşatacak. Belki uydu yayınını kesebilirsiniz? Ancak televizyon kanalları 3G, 4G ve diğer İnternet bağlantıları üzerinden canlı yayın yapmaya devam etmek için yedek sistemlerini çoktan kurdular!

Dikkat ettiniz mi?

CNNTurk baskınında kanaldan zorla dışarıya çıkartılan spiker ve çalışanlar akıllı telefonlarını çıkartıp, merdivende canlı yayına başlamışlardı!

Gazetelerin online sürümleri dijital dünyamızın bir parçası haline geldi. Artık kağıt baskısını okumuyor olabiliriz, ancak dijital kopyalar akıllı telefonlarımız üzerinden ulaşılabilir durumda. Sosyal ağları yasakladığınız zaman proxy, TOR, Orbot ve VPN gibi alternatifler bulunabiliyor.

İnternet bağlantısını kesmek artık eskisi kadar kolay değil. Sistemlerin yedekleri farklı lokasyonlarda yeraltı istasyonlarına entegre ediliyor. Birçok özel şirket devreye giriyor! Çok yakında Google’ın ve Facebook’un İnternet balonları ile hiçbir şirkete ihtiyaç duymadan kablosuz bağlantı kurabilecek ve paylaşımlarımıza devam edebileceğiz.

İnternet haber siteleri bile, uydu yayını yapan ulusal televizyonların ulaşamadığı kitlelere İnternet üzerinden ulaşabiliyorlar. Bloglar, mikrobloglar hayatımıza girdi. Hatta eskidi bile… Halkın içerisinde hiç tanımadığınız bir çocuk, yüzbinlerce insana Twitter üzerinden canlı yayınla ulaşabiliyor.

Elbette ki manipülasyon ve dezenformasyon iletişim dünyasını etkiliyor. Halkın doğru bilgiye ulaşmasını zorlaştırıyor. Ancak “kaynağı sorgula” bilinci oluşmaya başladıkça doğru haberlere ulaşmak çok daha kolay hale gelecek.

2005 yılında Mehmet Barlas’ın benim için büyük bir anlam taşıyan şu sözleri ile yazımı sonlandırmak istiyorum…

İnternet haber sitelerindeki “Pijamalı Gazeteciler”in kimler oldukları artık biliniyor. Pijamalı gazeteciler diye, internet haber sitelerini, zaman ve mekana bağlı olmadan hazırlayanlara deniliyor. Bir de “Bloggerler” var. Bloggerler bireysel haberciliği seçen internet gazetecileri. Bunlar dijital fotoğrafçılığı çok iyi kullanıyorlar. Yazdıkları haberlerle, dünya çapında önemli olayları gün ışığına çıkartabiliyorlar.

Belki ülkemizdeki bloggerlar İnternet dünyasının pijamalı gazetecileri olamadı. Ancak Twitter ve diğer mikrobloglar sayesinde bireysel habercilik giderek artıyor. Birçok geleneksel gazeteci dahi blogger olma yolunda hızla ilerliyor.

İnternet ne kadar özgür olursa, bireylerin birbirleri ile iletişimi sayesinde farklı görüşleri, bizlere dayatılmak istenenlerin dışındaki farklı bakış açılarını da görmemizi sağlar.

Çok şükür darbe girişimi, darbeye dönüşmeden engellendi. Eminim ki bu duruma dijital dünyanın da büyük bir katkısı ve etkisi oldu.

Diğer bir yandan da mevcut teknoloji alt yapımızın geliştirilmesi gerektiğini gördük. Kısıklı gibi bazı noktalarda insanların yoğunlaşması ile telefon hatlarının kesildiğine, teklediğine şahit olduk. İnternet bağlantılarımız birçok noktada yoğun kullanım sebebi ile yavaşladı! Demek ki alt yapı konusunda daha çok yol almamız gerekiyor.

Umalım ki bizler ve gelecek nesillerimiz darbeleri görmeden, yaşamadan, sadece ve sadece tarihin tozlu raflarında okuyarak öğrenir…

“Dijital İletişim Dünyasında Darbe” üzerine 3 yorum

  1. Ellerine, yüreğine sağlık. Gayet başarılı, detaylı bir anlatım yapmışsın. Uzun zamandır yürekle yazılmış bir yazı okumamıştım.

    Yanıtla

Yorum yapın