İkarus otobüslerini hemen hemen herkes bilir. Gerçi yeni nesil artık İkarus’un adını bile duymayacak orası ayrı mesele… İkarus’lar İstanbul ve İzmir’de sıklıkla kullanılan belediye otobüsleriydi. İzmir’i bilmem ama, İstanbul’da yeni gelen özellikle de engelli kullanımına uygun otobüsler sayesinde İkaruslar tek tek piyasadan kaldırılıyor…
İkarus’un Macaristan yapımı otobüslerdir. İstanbul’un dağını taşını aşmış, yıllarca hizmet vermiştir. Belediyenin en önemli toplu taşıma araçlarından biriydi…
En çarpıcı ve etkileyici özelliği ise, aracın içerisinde müzik dinlemenin zorluğuydu!
Evet eğer bir İkarus’a bindiyseniz içerisinde kulaklıkla müzik dinlemek, telefonla konuşmak gerçekten de zordu. İkaruslar öyle gürültülü motorlara sahiptir ki, kulağınızdaki kulaklıklardan ne kadar yüksek ses verse de, motor sesini bastıramazdı.
Güçlü bir kulaklığa sahip olan yolcuların genelde motor sesini bastırmak için Thrash metal dinledikleri de görülmüştür. Yukarıdan bacalı ve normal egzozlu olanları vardı. Sanıyorum ki 80 döneminde ülkemize ithal edilenler yukarıdan bacalı olanlarıydı. 92’den sonra gelenler ise egzozları yerde olanlardı.
Mazot yaktıklarından her zaman şüphe etmişimdir. Öyle bir duman çıkarırlar ki bu dumana 2-3 dakika maruz kalsanız zehirlenebilirsiniz. Bazen motor bölümünde kömür yada zehirli atık yaktıklarını düşündüğüm de olmuştur… Yukarıdan bacalılar sanıyorum birkaç yıl önde kaldırıldı. En azından dumanı yukarıya veriyorlardı. Rahatça nefes alabiliyorduk.
Körüklü ve körüksüz modelleri vardı. Halen daha İstanbul’da köy gibi yerlerde kullanılıyor olmaları lazım. Yine de belediye tarafından tamamen piyasadan kaldırılmak üzere olduklarını biliyorum.
Allah razı olsun belediyeden!
Körüklüleri Macaristan’da yapılmış olup halis muhlis Makedonya malı otobüslerdir. Eğer bu otobüslere bindiyseniz muhakkak ki bir Walkman, cep telefonu ya da Mp3 player ile müzik dinlemeye çalışmışsınızdır. İkaruslardan öyle bir motor sesi çıkar ki müzik dinlemeyi geçtim, telefonla konuşmak bile çoğu zaman sıkıntılı olmuştur.
En önemli özellikleri kükreyerek ilerlemeleri…
Şimdiki yeni nesil, İkaruslarla hiç tanışmamış olabilir. Bu yüzden söylediğim onlara çok komik gelecektir. İçeride seyahat etmek bir şekilde katlanılıyor da, iyi hızlanan fakat son hızına kısa sürede ulaşan bu otobüslerin kalkış, hızlanma ve son hızdayken çıkarttıkları sesi kesinlikle duymaları gerekiyor.
Otobüse ilk binenlerin kalkış sırasında yerlerinden zıplayarak “Nooluyo lan!” şeklinde tepki verdiklerine defalarca şahit olmuşumdur. Son hızları düşük olduğu için E-5 gibi yerlerde pek göremezdik. Genelde mahalle aralarında milleti uykudan uyandırma gibi özellikleri de vardır.
Şoförün arkasında üreticiye mektup yazıp küfür etmemiz amacıyla adres konulmuş modelleri vardır. Otobüste birkaç kez yolculuk edince şu adrese bir mektup yazayım diye içimdeki duyguları dökeyim diye çok düşündüğüm olmuştur.
Pek çoğunun camları açılmasa da dizayn olarak gayet ferahtır ve dış atmosferden yalıtılmamışlardır. Böyle metrobüste sıcaktan gebereceğinize (klimalar her zaman çalışmıyor) İkaruslara binerek ferah ferah yol kat edebilirsiniz. Fakat kışın binmenizi pek tavsiye etmem…
Aşırı hız yaptıkları görülmüştür. Özellikle de aceleci İ.E.T.T şoförlerinin son gaz testlerine şahit olmuşumdur. Son hızlarına ulaştıkları zaman araçtan böyle nitronun büyük büyük dedesinden kalma benzer sesler çıkarıyor. Bazen de dadadadada gibi garip bir motor sesi vardı onların! Bazıları ise öyle bir ses çıkarır ki motorun bir an ön kısımdan patlayarak dışarı fırlayacağını ya da otobüsün arka kısmının bir anda ayrılıp parçalanacağını zannedersiniz.
Şoförün her gaza basışın da kulaklarınıza sağır edebilecek kadar çok ses gelir. Kükreyerek kalkış yapan İkarus modelleri konforsuz olsa da yıllarca İstanbul ve Ankara’da kullanılmış taş gibi belediye otobüsleridir.
Taş gibi diyorum, çünkü yeni alınan Mercedes markalı alman metrobüsler ne kadar rahat olsalar bile defalarca yollarda kalmışlardır. Fakat, İkarusların bir defa yolda kaldığına şahit olmamışımdır. Çok nadirdir! Üstelik 20-25 sene boyunca bir fiil İstanbul asfaltını yıpratmıştır İkaruslar…
Sağlam olmalarının yanı sıra ucuzdurlar. Yokuş çıkamayan bir otobüs asla bir İkarus değildir! Yirmi yıl boyunca biz İstanbulluları sırtında taşımıştır İkaruslar…
Hatırlarsanız 80’lerde kara direksiyonlu Renault Toros’lar vardı. Hani kol kası yaptığımız Renolar… Sonrasında Renault Flash’larla tanıştık. Ardından da klimalı araçların lüks olarak hayatımıza girişi. İşte tam o dönemlerin otobüsleridir İkarus’lar! İ.E.T.T şoförlerinin sağlam kol kası yaptıklarına, vurdu mu oturtacak kadar güçlü olmalarına neden olmuştur İkarus direksiyonları ve vites kolları
Mercedes 302’lerde yan yana ayakta iki kişi duramazken İkarus’larda yan yana 5-6 kişinin durması çok doğaldır. İkaruslar hem ucuzlukları hem de konforsuzlukları ile popülerdiler.
İstanbullunun yıllarca kahrını çekti bu otobüsler, sonra da artık yeter denilip yerlerini Mercedes’lere bırakıyorlar. Bu otobüslerin sarsılmadan gittiklerini göremezsiniz. Hele ki böbrek taşı kırdıranlara bence doktor tavsiyesi olarak günde 2 doz İkarus yolculuğu verilmeliydi.
İkarus Testimiz;
Biz donanımcılar ve ürün incelemeye meraklı kişilerin büyük bir kısmı biliyordur! İkarus testi diye bir test yapardık zamanında cep telefonları ve Walkman’ler için…
Eğer bir cep telefonu ile İkarus içerisinde konuşabiliyorsan, müzik dinleyebiliyorsan kesinlikle iyi bir ses sistemine ve temiz bir mikrofona sahiptir denilirdi.
Birçok cep telefonu piyasaya çıktığı zaman web sitelerinde İkarus testi yapan kullanıcılar cevaplarıyla süslerdiler inceleme yazılarını.
İkaruslar 90’lı yıllarda dönemin Mercedeslerine 1’e 5 fiyat farkı taktıkları için İstanbullu İkaruslarla tanışmıştı. İ.E.T.T personelleri yıllarca İkarus’ları tamir edip, İstanbul yollarına sürmüştür. Canavar gibi otobüslerdi. Hem kükreyişleri, hem kapkara egzozları hem de taş gibi olmalarına alışmıştık.
Çoğu kişinin İkaruslar içerisinde telefonun hoparlörlerini etkinleştirip kulağına koyarak konuştuğuna şahit olmuşuzdur. Hani şimdiki otobüslerde biraz müziğin sesini aç, milllet ters ters bakar ya… İşte İkarus’larda hiç kimse senin müzik dinlemene yüksek seste müzik dinleyip ortalığı rahatsız etmene karışmazlardı. Kükreyen İkaruslarımız o kadar çok ses çıkarırdı ki, bırakın müzik dinlemeyi sesi açmadan duyamazdınız bile…
Yanınızdan egzozlu bir İkarus geçti mi, nefesimizi tutardık. Bildiğin simsiyah dumanı attıra attıra geçerlerdi. Hele ki otobüs yokuş çıkıyorsa rüzgar da tersten esiyorsa, o kapkara duman ciğerlerinize kadar işlerdi. O yüzden yukarıdan bacalı (evet bildiğin baca vardı) olanları daha sağlıklıydı.
Şanzımanlarına yıllarca hasta olmuşumdur. Şoför vites değiştirirken kol kası yapmaktan öte yarım metre mesafe kat ederdi vites kutusunda… Hele ki vites değişimi sırasında gelen gacır gucur ses, ardından da şoförün gaza yüklenmesi ile İkarusun şahlanması?…
Müthiş heyecanlıydı…
Yalnız her ne hikmetse bazılarında vites kutusu şoföre biraz uzak konumlandırılmıştı. Tabi kolu kısa olan hele iki iki vites arasındaki büyük boşluk yüzünden yerinden kalkmak zorunda kalacak oförlerin tercih etmiyordu İ.E.T.T! Tüm İ.E.T.T şoförleri babayiğit kocaman adamlardı!
Araca binmek için iki kocaman basamağı çıkmak daha doğrusu tırmanman zorundaydık. Şoför “arkaya ilerleyelim” dedikçe arkadan yer açılırdı.
Lütfen seyir esnasında şoförle konuşmayınız!
Sanki bilerek konmuş bu levhaya hep İkarus’larda uyuz olurdum! Lan nereye şoförle konuşuyon? Önündekine müsade eder misiniz? Demen için bağırman lazım! Şoför, motorun kükreyişinden başka bir ses duymuyordu ki?
Yeni nesil gençleri İkarus’lara bindirsek sanırım kalkış sırasında gelen motor sesini, bir patlamaya benzetip yere siper alırlardı! Öyle güçlü motora sahiptirler ki şoförler onu zaptedemez, biz yolcular ise kalkış esnasında geriye doğru düşey eğilimle fiziki tepiş yaşardık.
El tutacaklarına sarılmayan öndeki yolcuların otobüsün arkasına kadar koşar bir eda ile ilk kalkış sırasında fırladıklarına defalarca şahit olmuşuzdur. Ani frenlerde ise arkadaki arkadaşların öne doğru fizik kurallarını anlatan ve ispatlayan bir eda ile yalpaladıkları da unutulmaz anılarım arasındadır.
Kocaman camları bize dışarıdaki hayatın akışını ve trafiğin çilesini net bir görüntü ile önümüze sererlerdi. O kadar büyük bir görüş açısına sahiplerdi ki, ineceğini yeri daha 2 km öteden anlayabilirdiniz. Şimdiki araçlarda ise neredeyim ben diye cama yapışan insanlar var….
Sunrooflarını unutmamak lazım!
Tavanda havanın direk olarak içeriye girmesini sağlayan özel tasarım sunroof kapakları vardı. İki kademe çalışırlardı. Gerçi pastan takılıp yerinden kıpırdamayan modellerini de unutmamak lazım. Özellikle de yağmurlu havada onları kapatabilmek için sunroof kapağına iki babayiğit kişi birden asılarak kapatmaya çalıştığını bile görürdük!
Aracın amortisörleri o kadar tatlıydı ki, airo dinamikleri o kadar müthiş yapılmıştı ki, virajlarda biz yolcular sağa sola vurmamak için tutunurken oturanlar da ön koltukların tutamaklarına yapışırdı.
Bir lunapark edası ile binerdik İkaruslara bir sağa, bir sola, bir öne, bir arkaya sallanırdık! Gondollar halt etmiş! Var mıydı İkarus kadar iyi sallayanı?
Şimdiki otobüslerde kapılar nazikçe sessiz açılıyor…
Bizim İkarus’un kapısı sana bir koydu mu feleğin şaşardı! Dünyan tersine dönerdi! İkarus’ların kapıları açılmadan önce elinizi ayağınızı başınızı kolunuzu çekmeniz gerekirdi. 1 metre karelik alanda “bam” diye açılırdı İkarus kapıları. Kapanırken de kolunuzu bacağınızı kapmak için son süratle yapışırdı otomatik sistem kapıları. İşte o kapı sistemleri İkarusların otomatik olan ilk özellikleriydi!
Frenlerde ayar yoktu. Ya şöförler tam basar biz arkadan öne bir ivmeyle hareket ederdik. Ya da hiç basılmaz son sürat giderdik arkaya…
Amortisörlerin zıplatma etkisi sadece çok çok uzun boylular için negatif bir durumdu. Benim gibi 165-170 boylarındaysanız ne kadar zıplarsanız zıplayın kafanız tavana vurmazdı. İşte o kadar yüksek yapılmıştı İkarus tavanları…
Körüklü modellerinin viraj alışlarına hasta olurdum. O ne büyük bir eda ile dönerdiler…
Körük kısımları biraz hızlı viraja girildiğinde ön tarafın aksine “Bırak beni ben ters istikamete gideceğim” der gibiydi. Çoğu zaman korkardık körük kısmı Ankaraya biz Erzuruma gidiyoruz diye. Yine de bırakmazdı, vafalıydı körüklü otobüslerin yarım otobüs körükleri…
Ben İstanbul’un körüklü İkaruslarını severdim… Kocaman demirlerine tırmanırdım. Millet cüdanını düşürürdü körüklere sonra da şoföre gidip söylerdi. Şoför pek de takmazdı. Alışmıştı körüklerden çıkan cüzdanlara…
Vay be, şimdi bakıyorum da yeni nesil otobüslere? Nerede o bizim taş gibi İkaruslar? Yağmur, kar, yokuş, iniş… Önünde hiçbir engel tanımazlardı İkaruslar…
Bir çoğunda plaka dahi yoktu. Hep merak ederdim. Acaba bu araçlar kaza yaptığında polisler plaka kısmına ne yazıyor diye? Artık İstanbul’un yeni otobüsleri var. Klimalı, konforlu, son model kurşunsuz yakan, sessiz, çevreye duyarlı, insanı insan yerine koyan. Kıymetinizi bilin İstanbul toplu taşıma araçlarının! Onlara dikkatli davranın bir İkarus değiller!
Normalde okumazdım da böyle şeyleri, “engelli” kelimesi ile hitap ettiğin için canı gönülden tebrik ederim. 🙂
Yazıyı sanki 2-3 yıl sonra okumam gerekiyor benim. Zira İBB Beyaz Masa ve İETT çağrı merkezleri ve internetteki formlarıyla defalarca kez uğraştıktan sonra ancak bu otobüslerin yanına üç dört yeni otobüs koydurtabildim. Yakın zamana kadar Anadolu yakası banliyösü yerine çalışan 17B Pendik-Gebze hattının tamamında bu araçların körüklülerini vardı, hala da var. Hatta bir keresinde 17B’ye verilen 80li yıllarda alınan körüklü MAN’lardan birinde otobüs kasisten geçerken kendi kornasını kendi çalıyordu. Camını da kimsenin kafasına düşmesin diye indirip kenara koymuştum.
Velhasıl kelam çok da eski değil bu otobüsleri hala varlar 🙂
Ikaruslar İzmir’de hâlâ yoğun bir şekilde kullanılmakta ancak iki ay önce seçim derdine alınan yeni otobüsler nedeniyle eskisi kadar sık denk gelmiyor. Otobüslerin köşelerinde çıkış yılları yazar burada, bilmiyorum orada da böyle mi. Hepsi 1993 tarihli. O dönem belediyesi nasıl bir toplu otobüs alımı yapmış böyle, dedirtiyor bazen.
ankarada halen kullanım bu otobüsler malesef ama hakkatten taş gibiler 🙂
Ah be abi içinde bir ikarus sevgisi varmişda bizim haberimiz yokmuş. 🙂
Ankara’da az kahrımızın çekmedi. İlk bindiğim otomatik otobüs ikarus’dur. O vitesleri tuş takımı olan modelleri vardı.
ankara’da körüklü olan modelinde bir yere çarpmamak için sımsıkı tutunurken bir bayanın yerlerde savruluşunu, tak-tuk diye sesler çıkarışını dün gibi hatırlıyom 🙂
bu arada ikaruepey sağlammış 😀
http://youtu.be/82QmDrqD20s
Merhaba Ben Can Cebeci
13 yaşındayım bana ikarus u nereden biliyorsunuz diye soracaksınız ben 9 yaşımdan beri otobüsle seyahat ediyorum ilk evden annemin çalıştığı yere otobüsle seyahat ettim sonra kendimi geliştirerek buradan tek başıma ANKARA YA kadar gittim
Ben genellikle 25a hattını kullanırım ve 2 a hattına sadece İkarus 260 SERİSİ hizmet ederdi yukarıda yazanlara katılıyorum İkarus un içindeyseniz telefonla konuşmak imkansızdı ve şarkı dinlemekte ve biz 25A Hattı kunlanıcıları şunu fark ettik artık çoğu hatta Mercedes in
otobüsleri hizmet veriyor hatta haberlere çıkmıştı topbaş ikarus devri bitti manşetiyle yayınlanmıştı hepimiz çok heyecanlandık ama sabah gene aynı manzara İkarus Otobüs Bekleme yerinde bekliyor İett yi aradık sorduk dediklerine göre Rumeli Kavağı nın yolları Kötüymüş o yüzden böyle birşey yapıyorlarmış neyse şimdi son model OTOKAR lar hizmet ediyor