Yazımın üçüncü bölümü ile devam ediyoruz. İşin “müstehcenlik” tarafını tartışmaya açmıyorum. Yoksa bu uzun yazının sonu hiç gelmez demiştim. Devam edelim…
Bu bildirimlerin bir kısmı Twitter, Youtube ve Google’dan kaldırıldı. Ancak bu İnternet siteleri kaldırılan içeriklerin hakkında da yeterli bilgiyi vermiyorlar.
Diğer ülkelere de bilgi verildiği, NSA gibi kurumların bilgi aldığı gibi birçok söylenti ortalıkta dolaşıyor. Bu platformlar ise her zamanki gibi bu söylentileri yalanlıyorlar. Kesin olarak bir ülkeye ya da bir kuruma kişisel bilgi verip vermedikleri şaibeli ve tartışılan konular arasında…
Yalnız bazı konularda…
Mesela telif hakları, çocuk pornosu, terör gibi bazı konularda çok ciddi ve hassas bir biçimde konuyu ele alıyorlar. Bir talep geldiği zaman çok kısa sürede içerikleri kaldırıyorlar.
Bu platformların porno ve terör gibi konularda üç beş kişinin şikayet etmesi ile ilgili paylaşımları kaldırdığına defalarca şahit olduk! (Google ve Facebook bu konuda çok hassas, diğerleri de öyledir) Aslında niyetimiz paylaşımı kaldırmaksa mahkemeye gitmeye bile gerek yok…
Kişisel olarak telif hakları konusunda Twitter’a başvuruda bulundum. Fakat hiçbir yanıt alamadım. Hem de defalarca başvurdum… Fakat Facebook’a telif hakları konusunda başvurduğum tüm taleplerde hem geri dönüş yaptı, hem de ilgili içeriklerin kaldırıldığının altını çizmek istiyorum!
Lahana turşusu mu? Perhiz mi? Artık buna ne derseniz diyin… Devleti dikkate almayıp da beni mi dikkate alıyorlar?
Hayır, onların tabi oldukları kanunlara göre bazı konularda çok hassas davranıyorlar! Ülkelerden daha hassas olmak zorundalar ve bunu harfi harfiyen gizlilik ve telif hakları sözleşmelerine göre (ben onların anayasaları diyorum) aykırı olan her noktada taleplere cevap veriyorlar. Fakat Twitter gibi bazı platformlar kişisel başvurulara dahi cevap vermeyebiliyor?
Türkiye, İnternet’i en çok kullanan ülkeler arasında yer alıyor!
Hal böyle olunca, elbette ki Facebook, Youtube, Google ve Twitter gibi birçok platformun dikkatini çekiyoruz. Bazıları taleplerimize ve kanunlarımıza az da olsa yanıt verirken, bazıları dikkate dahi almıyor.
“Ülkemiz 45 milyon İnternet kullanıcısıyla, İnternet’i nüfus bazlı olarak dünyada en fazla kullanan 15. ülke, Avrupa’da 6. ülke olarak sıralanıyor. Aynı zamanda 10 milyon kadar 3G abonemiz var!” (rakamlar üç aşağı beş yukarı değişmiş olabilir…) Dikkate alsınlar artık değil mi?
İşte bu noktada “Ulusal Siber Güvenlik Yasa Tasarısı” devreye giriyor!
Hani en başta söylemiştim ya, bu noktada bizim de hatamız var! İşte o hatanın en büyüğü, “Ulusal Siber Güvenlik Yasa Tasarısı’nda” gizli!
“Ulusal Siber Güvenlik Yasa Tasarısı”nı TBMM’den geçirmek gerekiyor! Aynı zamanda Siber Güvenlik Kurulu kurularak siber güvenlik uzmanlarından destek alınması gerekmez mi?
Bilgi Güvenliği Farkındalığı!
Yaratmak zorundayız! Bunu kanunlaştırmak zorundayız. Kişisel bilgilerin, suçlular da olsa dahi, gizliliğini korumak zorundayız. Fakat biz bu adımları atmadığımız sürece Google, Facebook, Twittter ve Youtube gibi platformlar bizi takmamaya devam edecektir.
Çünkü onlar için bu konular çok hassas! Bu konulara duyarlı ve hassasiyet gösteren platformlar! Kısacası bizden daha demokratik bir yapıları da var…
Hatırlarsanız, Redhack ve benzeri birçok gurubun saldırıları ile karşılaştık. Devlet kurumları ve hükumet yanlıları bu tarz gruplara sövse de, (ben hükumet yanlısı değilim!) aslında takdir etmeleri gerekiyor!
Onların saldırıları sayesinde bilgi güvenliği, kişisel bilgilerin ve özel bilgilerin korunması konusunda “bilgi güvenliği farkındalığı” oluşmadı mı? Saldırılar sürdükçe, onlar bir yerleri ele geçirip, kişisel bilgilerimizi (buna ayarım işte lan, devlete saldırdın tamam da, benim TC kimlik numaramı niye paylaştınız? Hani halktan yanaydınız? Halkın bilgilerini niye public ediyorsun?) paylaştıkça…