“Yerli ve Milli” Kelimelerinin İçi mi Boşaltılıyor?

Yerli ve Milli! Bu kelimeler aslında çok önemli! Bu kelimeler aslında çok derin ve özel manalar taşıyor.

Dünya teknoloji çağını yaşıyor ve bizler de ayak uydurabilmek için çırpınıyoruz. Yalnızca biz tüketiciler değil… Her şeyin büyük bir hızla değiştiği, hemen hemen her gün yepyeni teknolojilerle tanıştığımız bir çağı yaşıyoruz. Günlük hayatımızda olduğu gibi iş hayatımızda da bu teknolojileri kullanmak ve yaşamımızı dijitalleştirebilmek için uğraş veriyoruz. Biz 40+ yaş gurubundakiler 1990’lı yıllarda bilgisayarla ve internetle tanıştık, Yeni nesiller ise ultrabooklar, akıllı telefonlarla doğuyor…

Gazetelerimiz, dergilerimiz, televizyonlarımız çoktan dijitalleşti. Faturalarımız ve ödeme yaptığımız paralarımız da dijital dünyaya emanet… Artık temel yaşam maddelerimizi dahi dijital dünyadan temin ettiğimiz, kariyerimizi süslediğimiz platformlar yaşamımızı şekillendiriyor. Kurumlar dijitalleşti, ülkeler dijitalleşti ve artık ülkeler dijital ordular, siber istihbarat servisleri ile düşmanlara güçlerini gösteriyorlar.

Evet teknoloji geliştikçe hayatımızı dijital platformlara aktarmaya giderek, sanallaşmaya gömülüyoruz. 

Teknoloji denildiğinde aklımıza birçok ürün gelebilir. Ancak teknolojinin temeli yazılım ve donanım dünyasının üzerine kuruludur. İş dünyamızda teknolojinin gelişimi sayesinde çok daha verimli, çok daha farklı dünyalara kapılar açılabiliyor. Bu noktada şirketlere büyük avantajlar sağlayabiliyor. Şirketlere ve ülkelere özel avantajlar sağladığı gibi biz bireylere de kariyer fırsatları sunmakta ve dünyanın öbür ucunaki bambaşka bir kültür ile iletişime geçebilme özgürlüğü verebiliyor.

Şirketler, kurumlar hatta devletler de dahi teknoloji dünyasını tüm iş kollarına entegre ederek daha verimli stratejiler üzerinde kafa yormaya başladılar bile…

Ancak unuttuğumuz bir nokta var…

Sanayi casusluğu ve siber istihbarat gibi hayati önem taşıyan riskler de bu teknolojiler sayesinde ön plana çıkmaya başladı. Hayatımız dijital ortamlara doğru kayarken, elbette ki siber saldırganların hatta, düşman ülkelerin hedefi haline gelebiliyor.

Telekom, finans, enerji, iletişim ve benzeri birçok kritik sektör dijital dünyaya entegre bir hale geldi. Doğal olarak bu sektörlere yapılabilecek saldırılar da büyük bir risk olarak karşımıza çıkabiliyor. DDOS saldırıları ile finans sektörünün sekteye uğraması, ülke genelinde ortaya çıkan uzun süreli elektrik kesintileri sebebi ile milyonlarca liralık zararlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Hatta bu saldırılar kritik sektörlere yapıldığında sonucu ölümle biten üzücü durumlarla da karşılaşabiliriz.

Siber saldırıların, siber istihbarat ve sanayi casusluğu gibi risklerin de beraberinde getirdiği en önemli sorunların aslında tek bir ortak noktası bulunuyor. Çözüm önerilerine baktığımızda ise karşımıza çıkan en önemli kavram “Yerli yazılımlar ve milli ürünler”…

Yerli ve Milli Ürünler

Siber güvenlik uzmanları kurumlara ve ülkelere yapılabilecek siber saldırılarda ortaya çıkabilecek kritik sorunların önüne geçilebilmesi için öncelikle farkındalık gerektiğini, ardından da yerli ve milli ürünlerle çözüm sunulabileceğinin altını çiziyor.

Kamu kurumlarını göz önüne aldığımızı düşünelim… Yabancı yazılım ve donanım üreticileri ile çalışmaları ülke güvenliğini ciddi şekilde riske sokmuyor mu? Evet, bu noktada hemfikir durumdayız. Aynı şekilde kobilerin ve özel şirketlerin de bu risklerin farkında olduğunu görüyoruz.

Ülkemizde kamu kurumları ve özel şirketler ezici bir çoğunluğunda yerli olmayan yazılımlar ve donanımlar kullanıyor. Bu da bizlere açıkça göstermektedir ki, yazılım ve donanımlarımız üzerinde işlediğimiz veriler aslında büyük bir tehlike altında. Aynı zamanda siber saldırılara karşı kullandığımız güvenlik ürünlerinin de ezici bir çoğunlukta yabancı menşeli olduğunu görüyoruz.

Ülkemizde yerli yazılımların kullanılması elzem bir durumdur. Özel şirketlerin ve bilhassa devlet kurumlarının bu konuda çok dikkatli olmaları gerekiyor. Devletimiz için en güvenilir ortamı sunan, yerli ve milli yazılımların ve donanımların tercih edilmesi gerekiyor.

Mesela; yarın İsrail ile bir savaşa girsek? İsrail bizlere siber saldırı yaparken, kurumlarımızı özellikle de kritik sektörlerimizi İsrail meşeli siber güvenlik ürünleri ile koruyabilecek miyiz? Bu sorunun cevabını vermek gerçekten de çok zor! Ancak tahmin etmek çok kolay… Düşünsenize finans sektörü çöktü, elektrik günlerce gelmiyor ve ülkenin birçok bölgesine su iletilemiyor… Bunlar artık birer komplo teorisi değil, bunlar suratımıza her an kapanabilecek birer kapı gibi, yaşanabilecek olası gerçek senaryolardır…

Ya da şöyle düşünün… Ülkemizde bilgi güvenliği için 5651 ve KVKK gibi özel kanunlar ve kararnameler çıkıyor. Peki yabancı ürünlerin KVKK konusunda veya 5651 konusunda size ne kadar desteği olabilir? Yerli bir üretici ile bu noktada çok daha avantajlı ve sağlıklı ilerleyebileceğinizi hiç düşünmüyor musunuz?

Son yıllarda sıklıkla yerli ve milli kelimelerini duymaya başladık! Yerli otomobil, yerli arama motoru, yerli Messenger, yerli… Son yıllarda maalesef ki yerli ve milli ürün diye karşımıza yersiz ve milsiz ürünler getiriliyor. (Bakınız; Turkcell Yaani)

Yerli ve Milli;

[mavi]Yerli kelimesi TDK’da; “Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan” şeklinde tanımlanıyor.[/mavi]

Örnek; “Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu.”

[kirmizi]Milli kelimesi TDK’da; “Milletle ilgili, millete özgü, ulusal” şeklinde tanımlanıyor.[/kirmizi]

Örnek; “İstiklal Harbi’nde millî duyguları aksettiren ümit ile dolu yazılarını hâlâ unutmadık.”

Kısacası “yerli ve milli ürünler” kelimelerini bir araya getirirsek “Milletimize özgü, yurt içerisinde üretilmiş ve yurdumuzun kendine özgü niteliklerini taşıyan ürünler” şeklinde tanımlayabiliriz. Peki son 5 yılda karşımıza çıkartılan “yerli arama motorları, yerli Messenger, yerli otomobil” sizce ne kadar bizi, biz Türk halkını, biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını anımsatıyor?

Elbette ki günümüz teknoloji dünyasında %100 yerli ürün üretemeyiz. Üretmenin de pek bir manası yok! Ancak %90 oranda, en kötü %75 oranda yerlileştirmek, kontrol altına almak ve millileştirmek zorundayız.

Birileri devlet büyüklerimizden duymuş olduğu bu kelimeleri alıp, yabancı ürünlerin etiketlerini değiştirerek yersiz bir şekilde karşımıza çıkarıyor. Birileri koskoca devlet büyüklerimizin bu konudaki ciddiyetini ve özverisini boşa çıkartıyor.

Sizce de birileri son yıllarda “yerli ve milli” kelimelerinin içini boşaltmıyor mu?

Elbette ki ülkemizde %90 hatta %100’e varan oranlarla yerli yazılımlar ve yerli teknoloji ürünleri üretiliyor. Ancak onları görmektense, halen daha yabancı menşeli ürünlerin Türkçeleştirilerek yerli adı altında piyasaya sürüldüğünü görmek beni üzüyor. Öyle bir noktaya doğru ilerliyoruz ki; insanlara yerli ürün dediğiniz zaman; size sırt çevirmeye başlayacak. Öyle bir şekilde bu kelimelerin içleri boşaltılıyor ki, yerli ürettiricileri küstürmeye başlayacağız.

Artık üreticilerden şu kelimeleri duymaya başladık “ürünü Türkçesini çıkarmayalım”…

Onlara destek vermek zorundayız. Onları küstürmemeliyiz. Hem ülkemiz için, hem de milletimizin istikbali için bu noktada herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Öyle ortaya çıkıp “yerli ve milli ürün kullanın” diyenlerin, iş aksiyona geldiğinde yerli ve milli ürünlerin suratına bakmaması bu kelimeleri kullananların samimiyetini de açıkça ortaya çıkartıyor.

Yukarıda söylediğim gibi %100 yerli olmamızın bir manası yok. Yazılım sektöründe ortaya çıkaracağınız ürünü elbette ki bir Framework üzerinden yazabilirsiniz. Ancak kodu sizin yazmanız gerekiyor, algoritmayı sizin oluşturmanız gerekiyor, API’sini sizin üretmeniz gerekiyor. Kısacası kontrolün sizin elinizin altında olması gerekiyor. Aksi takdirde daha çok yersiz Yaaniler, milsiz Messengerlar ortaya çıkar…

Halbuki Zemana, Berqnet ve Roksit gibi kendini kanıtlamış, global dünyaya satış yapabilen yerli ürünler, ülkemizde neden tercih edilmiyor? Bu soruyu yerli ve milli ürünler kullanalım diyen, ancak yabancı ürünleri tercih edenlere sormak lazım…

Yazımın ikinci bölümünde görüşmek üzere…

Not: Podcast İlk Denemedir ve Test Aşamasındadır.

Görsel: Deposit Photos

““Yerli ve Milli” Kelimelerinin İçi mi Boşaltılıyor?” üzerine 3 yorum

  1. Nasıl din-iman kelimeleri çiftlik bank tarzı dolandırıcılık şebekelerinin elinde oyuncak ise yerli ve milli kelimelerinde de durum bu.
    yerli yersiz bu kelimeleri kullanan varsa ondan uzak durmak lazım.

    Yanıtla
  2. Yabancı kelimeleri istesekte hayatımızdan çıkaramıyoruz, yolda yürüken karşılaştığımız tabelalar bunun en büyük örneği.. Eğitim her alanda şart, Milli Eğitimin müfredatında ilk okuldan yüksek öğretime kadar bunlardan vazgeçmezsek gelecek nesilleri kısmen de olsa ‘kelimelerimizi koruyarak’ kontrol altına alabiliriz… Bakın KKTC de yıl 2018 halen “Eğitim Bakanı, Kıbrıs Türk edebiyatının eğitim müfredatında yer alması için gerekli çalışmaların yapılacağının sözünü verdi.” cümlesini üzülerek görüyoruz…

    Yanıtla
  3. Merhaba Hamza hocam. Gerçekten fevkalade bir yazı yayımlamışsınız. Inşallah yetkili kişi ve kurumlar bu uyarılarınızdan haberdar olur ve sizi dikkate alırlar. Bu ülkede dini ve Milli ne varsa sömürü çarkı haline getirildi.

    Çok yazık..

    Yanıtla

Yorum yapın